Derken... Bir ara ekranın altında haberin başlığını taşıyan "Fenerbahçe Gaziantepspor hazırlıklarını sürdürdü" veya benzeri bir anlama gelmesi gereken yazıya takıldı gözüm. Şöyle yazıyordu:
"Brezilyalı formayı kaptı"
Diego'dan bahsediyordu. Yeni transfer, Diego Ribas. Geçtiğimiz sene İspanya Ligi'ni ezeli rakibi Real Madrid ve son maçta Arda, Diego Costa sakatlıklarına rağmen deplasmanda üstesinden geldiği Barcelona'nın önünde şampiyon bitiren Atletico Madrid'in orta saha oyuncusu olan Diego Ribas.
Fenerbahçe'nin yıllardır istediği ve bu sezona girerken yaptığı yegane transfer olan Diego Ribas.
Formayı kapmış... Bak bak...
İsmail Kartal'ın gözüne girmiş, idmanlardaki performansı umut vericiymiş, zaten Trabzon deplasmanında da ilk 11'de başlamışmış.... Hani bilmesek, Fenerbahçe'nin kadrosunda Cristiano Ronaldo ve Messi var da, Diego formayı onlardan kapıyor zannedeceğiz.
Oysa kimden "kapıyor" formayı Diego? Gaziantepspor maçının 58. dakikasında yerini kime bıraktıysa ondan kapıyor belli ki. Yani Alper Potuk'tan.
Fenerbahçe'nin yıllardır istediği ve bu sezona girerken yaptığı yegane transfer olan Diego Ribas.
Formayı kapmış... Bak bak...
İsmail Kartal'ın gözüne girmiş, idmanlardaki performansı umut vericiymiş, zaten Trabzon deplasmanında da ilk 11'de başlamışmış.... Hani bilmesek, Fenerbahçe'nin kadrosunda Cristiano Ronaldo ve Messi var da, Diego formayı onlardan kapıyor zannedeceğiz.
Oysa kimden "kapıyor" formayı Diego? Gaziantepspor maçının 58. dakikasında yerini kime bıraktıysa ondan kapıyor belli ki. Yani Alper Potuk'tan.
İşte Türk Futbolu'nun esas sorunu da burada başlıyor. Diego Ribas sağlam bir kariyeri olan, daha 18-19 yaşında Robinho ile yan yana oynarken bütün dünyanın dikkatini çekmiş, sıradışı bir futbolcu. Ronaldo ve Messi seviyesinde değil belki ama "baş altı" kategorisine rahatlıkla koyabileceğimiz bir isim. Böyle bir adam Türkiye Süper Ligi'nde Fenerbahçe dahil her takımda kafadan oynar. Takımı onun etrafına şekillendirsen, oyun sistemini ona göre düzenlesen kimse "ne yapıyorsun" diye soramaz. Yani, normal şartlarda sormamalı...
Fakat biz hayata başlarken taşıdıkları yetenekleri parlatamadığımız yüzlerce futbolcuyu o kadar yukarılarda görüyoruz ki, kendi kendimize "yıldız" yaratmaya o kadar meraklıyız ki Diego Ribas gibi adamlar Alper Potuk'tan forma kapmış oluyor bizim gözümüzde. Yani bu hesaba göre Alper Potuk Şampiyonlar Ligi finalisti Atletico'ya gitse direkt oynayacak!
Alper Potuk'la bir alıp veremediğim yok elbette, yetenekli çocuk, çalışkan, kendini geliştirmek istiyor belli ki
Fakat Diego'yla mukayese edilemez.
Diego Alper'den forma kapmaz.
Fakat biz hayata başlarken taşıdıkları yetenekleri parlatamadığımız yüzlerce futbolcuyu o kadar yukarılarda görüyoruz ki, kendi kendimize "yıldız" yaratmaya o kadar meraklıyız ki Diego Ribas gibi adamlar Alper Potuk'tan forma kapmış oluyor bizim gözümüzde. Yani bu hesaba göre Alper Potuk Şampiyonlar Ligi finalisti Atletico'ya gitse direkt oynayacak!
Alper Potuk'la bir alıp veremediğim yok elbette, yetenekli çocuk, çalışkan, kendini geliştirmek istiyor belli ki
Fakat Diego'yla mukayese edilemez.
Diego Alper'den forma kapmaz.
O forma zaten Diego'nundur,
Kapacaksa, Alper Diego'dan kapar.
Diego, sakat makat değilse, içeride oynadığınız ve 60 dakikada gol atamadığınız, kilitlenmek üzere olan Gaziantepspor maçında oyundan alınmaz.
Kendi oyuncularımza o kadar büyük ve haklı olmayan bir değer veriyoruz ki... Tarık Çamdal'a 4,75 milyon euro bonservis bedeli veren Galatasaray, kariyerinde şampiyonlar ligi kupası bulunan, Mourinho'nun eski öğrencisi Pandev ve İsviçre milli takımıyla bizim 12 yıldır gidemediğimiz dünya kupasında forma giyen Dzemaili'yi toplam 2,35 milyon Euro'ya transfer ediyor. Tarık Çamdal 2 Pandev, 2 de Dzemaili ediyor yani...
Diego bonservissiz gelirken, Alper Potuk'a 7 milyon Euro bonservis veriyor Fenerbahçe.
Diego 3 senede 5 milyon Euro alacakken, Selçuk İnan 8,5 milyon euro kazanıyor aynı sürede.
Chelsea'de Premier Lig gol kralı olan, Şampiyonlar Ligi dahil bir çok kupa kaldıran Nicolas Anelka, Fenerbahçe formasıyla Denizli'de galibiyetin şart olduğu maçta yedek oturuyor.
O dönem itibariyle Türkiye'ye gelmiş en büyük transferlerden biri olan Ariel Ortega'nın başını Ceyhun Eriş yiyor.
Kapacaksa, Alper Diego'dan kapar.
Diego, sakat makat değilse, içeride oynadığınız ve 60 dakikada gol atamadığınız, kilitlenmek üzere olan Gaziantepspor maçında oyundan alınmaz.
Kendi oyuncularımza o kadar büyük ve haklı olmayan bir değer veriyoruz ki... Tarık Çamdal'a 4,75 milyon euro bonservis bedeli veren Galatasaray, kariyerinde şampiyonlar ligi kupası bulunan, Mourinho'nun eski öğrencisi Pandev ve İsviçre milli takımıyla bizim 12 yıldır gidemediğimiz dünya kupasında forma giyen Dzemaili'yi toplam 2,35 milyon Euro'ya transfer ediyor. Tarık Çamdal 2 Pandev, 2 de Dzemaili ediyor yani...
Diego bonservissiz gelirken, Alper Potuk'a 7 milyon Euro bonservis veriyor Fenerbahçe.
Diego 3 senede 5 milyon Euro alacakken, Selçuk İnan 8,5 milyon euro kazanıyor aynı sürede.
Chelsea'de Premier Lig gol kralı olan, Şampiyonlar Ligi dahil bir çok kupa kaldıran Nicolas Anelka, Fenerbahçe formasıyla Denizli'de galibiyetin şart olduğu maçta yedek oturuyor.
O dönem itibariyle Türkiye'ye gelmiş en büyük transferlerden biri olan Ariel Ortega'nın başını Ceyhun Eriş yiyor.
Piyasada dönen bu bonservislerle, maç başınalarla,
Avrupa'nın en iyi oyuncularından bile fazla kazanan, yeteneklerini Kaf Dağı'nın ötesinde gördüğümüz,
Neredeyse tamamı "önümüzdeki maçlara bakacağız" adlı ortak dil haricinde iki kelimeyi bir araya getiremeyen topçularımızla,
Daha forma sponsoru bile olmayan büyüklerimiz,
Patates tarlasından beter sahalarımız,
25 kamerayla çekim yapıp reklamdan başka bir şey göstermemeyi başarabilen resmi yayıncılarımızla
Gerçekten "Süper" bir ligimiz var.
İzlemeye doyamıyorum, Emenike!
25 kamerayla çekim yapıp reklamdan başka bir şey göstermemeyi başarabilen resmi yayıncılarımızla
Gerçekten "Süper" bir ligimiz var.
İzlemeye doyamıyorum, Emenike!