İsmail Kartal hocamız her mikrofon karşısına geçtiğinde, soylediklerini her dinlediğimde veya okuduğumda gerilim filmi izlermiş gibi koltuğa yapışıyorum. Bu kez de Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi öncesi basın toplantısında Diego'yla ilgili olarak döktürmüş, sağolsun...
http://www.ntvspor.net/haber/futbol/116135/besiktastan-daha-formdayiz?utm_source=dlvr.it&utm_medium=twitter
Diego takıma henüz adapte olamamış, o yüzden fazla forma şansı bulamıyormuş.
İsmail Hoca'nın Diego'dan beklentisi "oynadığı zaman maç almasıymış".
Sonuna kadar katılıyorum...
Biz de Diego'dan oynadığı zaman maç almasını bekliyoruz.
Diego zatan hangi takımda oynasa, beklenti böyle olur.
Çünkü o kadar kaliteli bir oyuncu Diego.
Fakat işte bu sezon henüz herhangi bir maçı tek başına alamadı Diego...
Neden alamadı biliyor musunuz?
Çünkü doğru dürüst oynatılmadı!
Kaç maça ilk 11 başladı?
Kaç dakika sahada kaldı?
Kritik duruma gelen bütün maçlarda sahadan ilk alınan hep Diego değil miydi?
Peki diğer oyuncular için de "bize maç almasını bekliyoruz" diyor mu İsmail Hoca?
Mesela Alves için, Sow için, Kuyt için, Emenike için?
Eğer diyorsa... Mesela Akhisar maçını alamadıklarında, neden kenara çekilmediler?
Yok eğer bunu diğer oyuncular için demiyorsa, Diego'nun suçu ne?
Çok kaliteli oyuncu olmak mı?
Ligin tel tel dökülen takımlarından Gençlerbirliği ile içeride oynarken bile ilk 11'e almadı Diego'yu İsmail Hoca.
Sonra da "Diego takıma henüz ısınamadı", "Diego'dan maç kazanmasını bekliyoruz"...
Saha içinde olmadan maç kazanmak futbolcunun değil Teknik Direktör'ün işidir.
Futbolcu Diego'yu "kenarda oturduğu" maçları "alamadığı" için beğenmeme hakkı varsa İsmail Kartal'ın
Teknik Direktör İsmail Kartal'ı "kenarda, takımın başında olmasına rağmen maçları alamıyor" diye eleştirme hakkı vardır cemaatin :)
Bu devirde hala tek bir oyuncudan "maçı almasını" bekleyen Teknik Direktör de az bulunur, o da ayrı meseledir...
30 Ekim 2014 Perşembe
23 Ekim 2014 Perşembe
Nasreddin Hoca?
Son yılların en iyi takımlarından, Dortmund'a 4-0 yenilmek ayıp değildir. Brezilya'nın Dünya Kupası Yarı Finali'nde kendi evinde Almanya'dan, Roma'nın da daha dün Bayern'den evinde 7'şer tane yediği ortamda, Dortmund da gelip sana 4 tane atabilir. Belli ki Almanlar bir işler çeviriyor, bir anormallik var, takmayacaksın kafayı, geçeceksin... En kötü, Amerika gelir halleder, rahat olacaksın...
Esas kafayı takman gereken, esas AYIP olan şudur... Dortmund'a 4-0 yenilmenin aslında bu denli normal olduğu, ayıplanmadığı bir ortamda, hocanın çıkıp "beni takımın başına 4. yıldızı almamız için getirdiler, Şampiyonlar Ligi için değil" demesidir ayıp. "Bizim zaten maça çıkarken galip gelelim diye bir niyetimiz yoktu, öylesine çıktık, bir de maç başına para veriyorlarmış zaten, oh mis" demektir... Çok büyük ayıptır.
Havaya, trafiğe, ulaşımsızlığa, PassoLig'e rağmen stada gelen taraftara ayıptır;
O taraftarı oraya taşırken İstanbul trafiğinde kalan son aklını da teslim eden otobüs şoförlerine ayıptır;
Kulübün tarihine, Süper Kupa, UEFA Kupası alan eski futbolcularına, hocalarına ayıptır;
Sezon başı formana koyacak reklam bulamazken, Şampiyonlar Ligi'nde sana destek veren sponsorlarına ayıptır;
Seni ciddiye alıp, ciddi ciddi karşına çıkan, rakibine ayıptır;
Maçtan sonra "1 yılda 3 hoca değiştirerek bu işler olmaz" diyerek aslında senin koltuğunu senin için savunan Jürgen Klopp'a ayıptır.Maç sırasında top toplayan çocuğa ayıptır;
90 dakika 22 adam tarafından tekme yiyen, her tarafı çamur olan topa ayıptır topa!
Kimse kusura bakmasın ama Prandelli bu lafı edebiliyorsa benim düşündüğüm, ona kondurduğum bize bir şeyler katacak, öğretecek usta futbol alimi değil demektir.. Büyük hayal kırıklığıdır benim adıma. Yönetim sana ne hedef koyarsa koysun, sen kendi kariyerinin onuru için bunu bu şekilde kaybedilen bir maçtan sonra kamuoyuyla paylaşmazsın.
Paylaşırsan, eşekten düştüğünde "ben zaten inecektim" diyen Nasreddin Hoca muamelesi yapılacağını da bilmelisin.
Bence ya Prandelli çıkıp özür dilemelidir, taraftardan, eski futbolculardan, top toplayan çocuktan ve hatta toptan; ya da bir dakika daha bu görevde kalmadan gönderilmelidir. Ancak bu şekilde, ya Prandelli, ya da yönetim "vizyonsuzluk" suçundan beraat edebilir.
Tıpkı Akhisar ve Galatasaray mağlubiyetlerinden sonra, 3 senedir asistanlığını yaptığı, önceki sene rahat rahat şampiyon olmuş ve tek bir oyuncusunu bile kaybetmeyip üzerine Diego'yla desteklenmiş takımı için "hala gelişiyoruz" diyen İsmail Kartal gibi, Prandelli de artık "yönetimin getirdiği adam" değil, "bu büyük takımların patronluğunu hak eden adam" gibi davranmaya başlamalıdır.
Esas kafayı takman gereken, esas AYIP olan şudur... Dortmund'a 4-0 yenilmenin aslında bu denli normal olduğu, ayıplanmadığı bir ortamda, hocanın çıkıp "beni takımın başına 4. yıldızı almamız için getirdiler, Şampiyonlar Ligi için değil" demesidir ayıp. "Bizim zaten maça çıkarken galip gelelim diye bir niyetimiz yoktu, öylesine çıktık, bir de maç başına para veriyorlarmış zaten, oh mis" demektir... Çok büyük ayıptır.
Havaya, trafiğe, ulaşımsızlığa, PassoLig'e rağmen stada gelen taraftara ayıptır;
O taraftarı oraya taşırken İstanbul trafiğinde kalan son aklını da teslim eden otobüs şoförlerine ayıptır;
Kulübün tarihine, Süper Kupa, UEFA Kupası alan eski futbolcularına, hocalarına ayıptır;
Sezon başı formana koyacak reklam bulamazken, Şampiyonlar Ligi'nde sana destek veren sponsorlarına ayıptır;
Seni ciddiye alıp, ciddi ciddi karşına çıkan, rakibine ayıptır;
Maçtan sonra "1 yılda 3 hoca değiştirerek bu işler olmaz" diyerek aslında senin koltuğunu senin için savunan Jürgen Klopp'a ayıptır.Maç sırasında top toplayan çocuğa ayıptır;
90 dakika 22 adam tarafından tekme yiyen, her tarafı çamur olan topa ayıptır topa!
Kimse kusura bakmasın ama Prandelli bu lafı edebiliyorsa benim düşündüğüm, ona kondurduğum bize bir şeyler katacak, öğretecek usta futbol alimi değil demektir.. Büyük hayal kırıklığıdır benim adıma. Yönetim sana ne hedef koyarsa koysun, sen kendi kariyerinin onuru için bunu bu şekilde kaybedilen bir maçtan sonra kamuoyuyla paylaşmazsın.
Paylaşırsan, eşekten düştüğünde "ben zaten inecektim" diyen Nasreddin Hoca muamelesi yapılacağını da bilmelisin.
Bence ya Prandelli çıkıp özür dilemelidir, taraftardan, eski futbolculardan, top toplayan çocuktan ve hatta toptan; ya da bir dakika daha bu görevde kalmadan gönderilmelidir. Ancak bu şekilde, ya Prandelli, ya da yönetim "vizyonsuzluk" suçundan beraat edebilir.
Tıpkı Akhisar ve Galatasaray mağlubiyetlerinden sonra, 3 senedir asistanlığını yaptığı, önceki sene rahat rahat şampiyon olmuş ve tek bir oyuncusunu bile kaybetmeyip üzerine Diego'yla desteklenmiş takımı için "hala gelişiyoruz" diyen İsmail Kartal gibi, Prandelli de artık "yönetimin getirdiği adam" değil, "bu büyük takımların patronluğunu hak eden adam" gibi davranmaya başlamalıdır.
Etiketler:
futbol,
Galatasaray,
Prandelli,
Şampiyonlar Ligi
22 Ekim 2014 Çarşamba
Milli Takım Derken?
(Dansla ilgilidir)
Sarajevo'da yapılan yarışmaya Türkiye'den katılan ve derece alan tüm sporcuları tebrik ederim. Sadece derece almak değil, devletin resmi kurumu olan federasyondan en ufak destek görmeden -hatta zaman zaman engel görerek- bir uluslararası yarışmaya katılmak da tebrik edilmesi gereken bir durumdur. Tüm sporculara tebriklerimi sunarım.
Gelelim işin sıkıntılı kısmına... Şunu ifade etmeden geçmemek gerekiyor... Yarışmaya katılan çok sayıda sporcu olmasına rağmen, bu yarışmaya katılım aslında tamamen IDO organizasyonu üzerinden yürümesine rağmen, bazı sporcularımızın "milli takım" olarak lanse edilmesi ve Türkiye'den katılan diğer sporcular sanki yokmuş gibi davranılması son derece rahatsız edici bir durumdur. Katılım o kadar IDO üzerinden yürümektedir ki, İstanbul'da geçtiğimiz aylarda "üniversite öğrencileri arası eleme" yapıldı bu yarışma için. Yarışmaya katılmak istiyorsanız, Türkiye'den katılmak istiyorsanız ve bir üniversite öğrencisiyseniz, o elemeye girmeden katılamıyormuşsunuz. Yani mesela üniversite değil de, "taksiciler cemiyeti arası eleme" yapılmış olsa, yarışmaya Türkiye'den katılmak isteyen taksi şoförleri bu elemeye girmeden katılamayacaklar. O derece kontrolü altında katılım IDO organizasyonunun....
Fakat işte bir o kadar da serbest katılım. Üniversite öğrencisi değilseniz, Türkiye'den katılmak için IDO ile direkt irtibata geçmek yeterli. Bu noktada bir elemeye girip girmemiş olmanızı önemsemiyorlar... Bir o kadar da "open" yani açık katılımlı bir yarışma...
Dolayısıyla bu yaırşmaya katılım "milli takım" düzeyinde değildir. Bireysel katılımın söz konusu olduğu bir yarışmada, Türkiye'den katılan başka sporcular da olmasına rağmen sadece belirli isimleri "milli takım" parantezine almak doğru olmuyor maalesef.
"Milli Takım" ibaresinin bu noktada iyi tanımlanması gerekiyor. Neye göre, kime göre belirleniyor bu milli takım, iyi düşünmek gerekiyor. Futboldaki gibi "Ali gelsin, Veli gelmesin" kıvamında bir seçicilik durumu dansta söz konusu olmadığına göre ve de üstelik "milli takım" olarak gösterilen ekibin haricinde de bu yarışmaya Türkiye'den katılmak mümkün olduğuna göre, aslında bu yarışma çerçevesinde "milli takım" diye bir kavram geçerli değildir.
Olayı sadece "milli takım" olarak lanse edilen sporcular üzerinden okursak, o kapsamda gosterilmeyen sporcularımızın aldıkları dereceleri ne yapacağız? Yok mu sayacağız? "Türkiye'yi temsil etmiyor" mu diyeceğiz? "Bu derece milli ama o derece milli değil" mi diyeceğiz?
Şimdi mevzu çıkacak belki ama bunu yazmadan geçemezdim.... Kamuoyunun yanılmasını sağladığını düşündüğüm bu durumu, yine kamuoyuyla paylaşmasam olmazdı. Hangi gazetenin veya makamın bu yanlış enformasyonu destekler bilgiler paylaştığını da pek umursamıyorum, zira o kurumlar da orijinal kaynaklardan hatalı şekilde bilgilendiriliyorlar. Bu durum yarışmaya katılan ve/ veya derece alan sporcuların,,antrenörlerinin ve kulüplerinin başarısını indirgemez. Herkese tekrar tebrikler.
Yarışmaya "Türkiye'yi Temsilen" veya Milli Takım olarak DEĞİL de, "Türkiye'den" katılan tüm sporcularımızın listesi şu şekildedir... (Resmi yarışma sitesinden derlenmiştir http://www.ido-dance.com/…/i…/results/calendar/2014_796.html)
EUROPE CUP ARJANTIN TANGO (Toplam katılım 5 çift - Türkiye'den katılım 2 çift)
Onurhan Ateşli - Pınar Ulus - (1.lik)
Bahadır Okyar - Gonca Alhan - (3.lük)
Bahadır Okyar - Gonca Alhan - (3.lük)
EUROPEAN CHAMP. SALSA ( Toplam katılım 23 çift - Türkiye'den katılım 5 çift - Toplam 6 ülkeden katılım)
Cem Demir - Melisa Sahra Katılmış - 3. lük
Emel Eda Comlekci - Ali Raşit Beyler - 7. lik (1 farklı çift ile paylaşıyorlar)
Alp Yamralıoğlu - Begüm Çubuk - 10.luk (1 farklı çift ile paylaşıyorlar)
Nursel Can - Can Citlenbek - 14.lük (2 farklı çift ile paylaşıyorlar)
Tutkum Cecim - Turgut Sert - 20.lik (3 farklı çift ile paylaşıyorlar)
Emel Eda Comlekci - Ali Raşit Beyler - 7. lik (1 farklı çift ile paylaşıyorlar)
Alp Yamralıoğlu - Begüm Çubuk - 10.luk (1 farklı çift ile paylaşıyorlar)
Nursel Can - Can Citlenbek - 14.lük (2 farklı çift ile paylaşıyorlar)
Tutkum Cecim - Turgut Sert - 20.lik (3 farklı çift ile paylaşıyorlar)
WORLD CUP BACHATA - (Toplam 11 Çift - Türkiye'den 1 çift - Toplam 3 ülkeden katılım)
Tutkum Cecim - Turgut Sert - 9.luk ( 3 farklı çift ile paylaşıyorlar)
WORLD CUP LATINO SHOW - FEMALE SOLO Junior (Toplam 6 yarışmacı, Türkiye'den 1 yarışmacı, Toplamda 4 farklı ülke)
Begüm Çubuk - 3.lük
WORLD CUP LATINO SHOW - FEMALE SOLO Adults (Toplam 5 yarışmacı, Türkiye'den 1 yaırşmacı, Toplamda 2 farklı ülke)
Emel Eda Comlekci - 5.lik
WORLD CUP LATINO SHOW - MALE SOLO Adults ( Toplam 5, Türkiye'den 1 yarışmacı, Toplamda 3 farklı ülke)
Al Yamralıoğlu - 4.lük
WORLD CUP LATINO SHOW - DUOS - Adults ( Toplam 8 çift, Türkiye'den 1 çift, Toplamda 4 farklı ülke)
Nursel Can - Can Citlenbek - 3.lük
Sadece "milli" sıfatıyla başarılarının paylaşımına şahit olduğumuz arkadaşlarımızı değil, katılan herkesi tekrar tebrik ederim. Başarılarınızın devamını dilerim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)