30 Nisan 2010 Cuma

Erken Sönen Yıldızlar - #1

2009-2010 Turkcell Süper Lig sezonunun sonlarına yaklaşırken ortaya atılan edepsiz, ahlaksız iddiaların haricinde futbola dair, oyunun güzelliğine dair pek bir şey konuşamaz olduk. Son zamanlarda oynanan en zevkli karşılaşmalardan biri olan Galatasaray-Bursaspor maçında bile hakemin gösterdiği kartlara takılıp, müthiş hayal gücümüzü kullanarak akla hayale sığmayacak komplo teorileri üretmeyi yeğledi basınımız, maçın muhteşemliğini göz ardı ederek. Düşünün, ben ilk yarıyı arabada radyoda dinlememe rağmen yani görüntü olmamasına rağmen önümde "bu nasıl maçtır yahu neler oluyor" diyerek heyecanlandım. Bunca pozisyonun yakalandığı, ancak buna rağmen golsüz biten böylesine heyecanlı bir maçtan çıkartılacak çok fazla ders ve sonuç var aslında.

Bu sonuçlardan birine değinerek yeni bir yazı dizisi başlatmak istiyorum. Belki daha önce başkaları da yapmıştır bilemiyorum, açıkçası araştırmadım da. Ancak bu konunun defalarca üzerinden geçilmesi gerektiğine inanıyorum, zira futbolumuzun geleceği tamamen bununla alakalı. Konumuz "Türk Futbolu ve Alt Yapılar". Diyeceksiniz ki "ne alakası var Galatasaray - Bursaspor maçıyla bunun", ben de "Sercan Yıldırım" cevabını vereceğim. Başka bir ülkede olsa çoktan büyük bir yıldız olmuştu Sercan. Hem diğer ülke liglerinin bizim ligimizden daha revaçta olması, hem de maalesef bizim tam da Sercan yaşındaki futbolculara gerek duydukları eğitimi veremiyor olmamız. Örneğin rakibini birden fazla kez geçmenin gol atmayı kolaylaştırmadığını izah etmek, koşarken kalenin neresinde kaldığını nasıl anlayacağını öğretmek gibi... Sercan kesinlikle futbolumuzun önemli yıldızlarından biri olabilir. Ancak geriye dönüp baktığımızda Sercan gibi parlamak üzereyken, kaybolup giden o kadar çok yıldız adayımız olduğunu görüyoruz ki, Sercan için de endişelenmemek elde değil doğrusu. İşte bu yüzden bu yazı dizisinde zaman zaman futbolumuzdaki genel sorunlara, alt yapılarda başarılı olan futbolcuların neden ilerleyen dönemde kaybolup gittiğine, bu kaybolan yıldız adaylarından bazılarının derinlemesine incelemelerine ve eğer kendilerini geliştirebilselerdi bugün nerede olacaklarına dair tahminlere yer vereceğim. Biliyorum, defalarca tartışılan konular bunlar daha önce ama düzelene kadar tartışmaya devam etmeliyiz bence. Üstelik Galatsaray'ın Bursaspor'a "yatışını" (!), Murat Şahin'in bilerek gol yemesini ya da Bobo'nun bilerek penaltı kaçırmasını tartışmaktan iyidir sanırım, ne dersiniz?

Lütfen sizler de aklınıza gelen futbolumuzun "tam olarak parlamamış" yıldız adaylarını bana hatırlatın. Böylece bu isimleri de araştırıp, haklarında birkaç satır bir yazabiliriz. Bazı değerlerimizi ne kadar çabuk harcadığımızı hatırlatabilir belki bu yazılar ileride, kim bilir?

Bu yazı dizisinin ilk bölümünü -bence- potansiyelinin yarısına dahi ulaşamamış, kendi döneminin en büyük yıldız adaylarından birine, Okan Koç'a ayırmak istiyorum.


Okan Koç:


Rıdvan Dilmen'e vaktinde "Okan hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sorduklarında "yakışıklı çocuk" cevabını vermiş, kendine has üslubuyla. Aradan geçen yıllar ve Okan'ın gel(eme)diği nokta Rıdvan Dilmen'in neden söyleyecek başka bir şey bulamadığını izah ediyor sanki.


Doğum Yeri: Sakarya
Doğum Tarihi: 22.01.1982
Profesyonelliğe Geçiş: 1997
Profesyonel Olduğu Kulüp: Çanakkale Dardanelspor
Mevkii: 
Anlaşılmayan bir şey yoktur herhalde? :)


Henüz 15 yaşındayken yetenekleri keşfedilen Okan Koç ilk olarak Çanakkale Dardanelspor formasıyla adını duyurdu. Sürati, enerjisi ve kendine güveniyle dikkat çeken Okan, o dönemde Türkiye'nin en önemli yıldızlarından biri olarak gösterildi. Henüz Çanakkale Dardanelspor'da 17-18 yaşlarında forma giyerken, İstanbul büyüklerinin gözü Okan'ın üzerindeydi. Ancak Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav daha hızlı davranarak, Fenerbahçe yönetimiyle çok yakın ilişkileri olmasına rağmen Çanakkale Dardanelspor başkan ve yönetim kurulunu ikna etmişti ve geleceğin yıldızı Okan Koç'u Ankara'ya getirmeyi başarmıştı.


 Şaka gibi bir Dardanel kadrosu. Soldan Sağa Üst: Okan Koç, Ufuk, Gökhan Zan, Ahmet, Levent, Fevzi Elmas
Alt Sıra: Arif, Senat, Emirhan, İlkem Özkaynak, Mehmet Çoğum 


2001 Yılından itibaren Gençlerbirliği'nde top koşturmaya başlayan Okan, 2003'e kadar Türkiye Ligi ve Türkiye U-21 Milli Takımı'nda başarılı performanslar sergilemişti. Bu başarısı Galatasaray ve Beşiktaş'ı birbirine düşürmüş ve önce Galatasaray'la anlaştığı duyurulmasına rağmen neticede Beşiktaş'a imza atarak siyah-beyazlı kulubün formasını giymeye başlamıştı. Ne olduysa bu noktadan sonra oldu ve Okan'ın parlamakta olan kariyeri bir anda büyük bir düşüşe geçti. Mircea Lucescu yönetimindeki Beşiktaş kadrosunda geçirdiği ilk sezonda tam bir hayalkırıklığı yaratan Okan 2004 sezonunun başında Konyaspor'a kiralık olarak gönderildi. Burada oynadığı 12 maçta 3 gol kaydeden Okan, 2005 sezonu başında bu kez de Ankaragücü'ne kiralandı. 2005 sezonunda Galatasaray'la anlaştığı ifade edilen ve Beşiktaş ile Galatasaray arasında kısa süreli bir krize sebep olan Okan, Beşiktaş'ın izin vermemesi sonucu yeniden Ankaragücü'ne döndü. Beşiktaş'ta bulunduğu dönemde ne Lucescu ne de Del Bosque'nin gözüne girmeyi başarabilen Okan Koç bu dönemden sonra Anadolu'nun çeşitli kulüplerinde kısa süreli ve başarısız performanslar gösterdi. Sırasıyla Konyaspor, Vestel Manisaspor, Sakaryaspor ve Altay'da forma giyen Okan, son olarak Denizlispor'a transfer oldu.

Bir zamanlar müthiş sürati, cesareti ve adam eksiltme yeteneğiyle izleyenleri büyüleyen Okan Koç, İstanbul'a yenik düşen genç yıldızların arasında kaybolup giden bir isim olmaktan öteye gidemedi. Müthiş futbol yeteneğine rağmen, öğrenim, eğitim ve mentor, yani insani vasıfların eksikliği sebebiyle yolunu kaybederek bir daha toparlanamadı. Oysa doğru bir yönlendirmeyle kendi yaş grubunda Avrupa'nın en önemli isimlerinden biri olabilirdi. Okan Koç'un yaşıtlarından ve yine Sakarya'da yetişen Tuncay Şanlı bu yönlendirmeyi aldığı ve belirli bir hedefe yönelik ciddi, profesyonel bir şekilde geliştirildiği için Fenerbahçe'ye transferi sonrası bocalamadı. Tuncay'ın çıkışı İstanbul'da da sürdü ve Avrupa'ya transfer olmayı başardı. Aynı yaş grubundaki Cristiano Ronaldo, Queresma gibi örnekleri düşünürsek, Okan Koç için "keşke" ya da "eğer" diyerek karşılaştırabileceğimiz en yakın örnek belki de Tuncay Şanlı. Ronaldo ve Queresma'nın arasında oluşan büyük kariyer farkının çok daha büyüğü var şu an Okan ve Tuncay arasında. Ronaldo Real Madrid'in yıldızıyken, Queresma öyle ya da böyle Inter'in bir oyuncusu. Okan ise Tuncay'ın muhtemelen kariyerine Avrupa'da devam edeceği önümüzdeki sezon Karabükspor'da forma giyecek. Sanırım bunun Real Madrid-Inter farkından daha büyük bir fark olduğunu söyleyebiliriz.


 Okan Koç Vestel Manisaspor formasıyla Fenerbahçe'li Mehmet Yozgatlı ile mücadele ederken.


Okan Koç'un bu üzücü başarısızlık hikayesinin şu an 16-18 yaşları arasında olan genç futbolculara örnek olması gerekir. Futbol İstanbul'a transfer olmak için oynanan bir oyun değildir. Evet herkes İstanbul büyüklerinde oynamak ister elbette, ancak buralara transfer olmak Okan gibi potansiyel yıldızlar için kariyer hedefleri arasında sadece bir basamak olmalıdır, bitiş çizgisi değil. Aslında Anadolu kulüplerimizin şampiyonluk potasına girmeleri, hatta şampiyon olmaları bu tip yıldız adayları için de çok önemli. Bu konuya yazı dizimizin bir sonraki bölümünde daha detaylı olarak değineceğiz. 

Fikir ve görüşlerinizi yorumlarınız aracılığıyla bekliyorum. Teşekkürler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder