19 Aralık 2011 Pazartesi


17 ARALIK KULUPLER ARASI YARIŞMA DEĞERLENDİRMELERİ – İSTANBUL

17 Aralık’ta İstanbul’da gerçekleştirilen TDSF Kulüpler Arası Salsa Yarışması’nda önemli organizasyon eksikleri göze çarpmıştır. Bunların bir kısmı hakemler ve kural uygulamalarındaki aksamalar, bir kısmı da operasyonel sıkıntılardan kaynaklanmıştır. Bu sorunların mevcut kurullar ve yönetim tarafından düzenlenen önceki yarışmalarda da baş gösterdiğini hatırlatmamız gerekir. Ancak bununla ilgili eleştiriler hakemler ve organizasyon ekipleri tarafından dikkate alınmadığından, ilgili yöneticiler tarafından da sürekli toz pembe bir dünya gösterilmeye çalışıldığından mevcut sorunlar çözülememiş, hatta gündeme dahi gelmemiştir. Çözüm için öncelikle bu sorunları dile getirmek gerektiğine inanıyorum. Bu sebeple aşağıda başlıklar halinde yaşanan sıkıntıları paylaşmak istiyorum:

1.       MASA & SKATING:
Yarışmaların en önemli unsuru “masa”dır. Masa tüm yarışma mekaniğinin ortasındadır. Masa düzgün çalışmazsa bütün yarışma aksar. Masa hızlı çalışırsa, bütün yarışma normalden de hızlı şekilde akabilir. Yarışmada masa konusunda ciddi sıkıntılar yaşanmıştır. Durum ancak ve ancak orada seyirci olarak bulunan ve konu hakkında tecrübeli bir arkadaşımızın rica üzerine konuya dahil olmasıyla bir nebze çözülmüştür. Federasyonun mütemadiyen hakemlik sınavı, vize sınavı vs açarken bu hakemlerine yıllardır kullanılan bir programın eğitimini vermiyor olması son derece düşündürücüdür. Üstelik bu konuda bir eleman eksikliği varken Ankara’da ve İstanbul’da aynı anda iki yarışma yapılarak, federasyonun bu konuda kendi kendini köşeye sıkıştırmasını da anlamak güçtür.
2.       SUNUM & ANONSLAR:
Masayla beraber bir diğer önemli unsur da yarışmadaki sunum ve anonslardır. Sunucunun mikrofona yatkın, tecrübeli, tabir-i caizse “ağzı iyi laf yapan”, üslubu doğru seçen ve diksiyonu düzgün bir isim olması elbette önemlidir. Yarışmanın sunumunu üstlenen sevgili Gizem bu vasıflara sahip bir arkadaşımızdır. Ancak dans yarışmaları özelinde başka vasıfların da gerekli olduğunu söylememiz gerekir. Yarışma mekaniklerine, kurallarına, organizasyon ekibine ve sistemlerine aşina olmak son derece önemlidir. Gerektiğinde insiyatif alabilen, bu insiyatifi de Yarışma Yönetmeni’yle paralel düşünerek alabilen bir sunucu yarışmada çok şey değiştirebilir.

Örnek vermek gerekirse yarışmada şöyle bir sahne yaşanmıştır. Net hatırlayamasam da D-Klas olduğunu düşündüğüm 1. Tur yarışmalarında numaralar okunmuş ve çiftler sahneye çıkmış, hatta pozlar alınmıştır. O sırada sunucunun anonsu gelir: “Arkadaşlar kusura bakmayın, 4. Heat’i atlamışız, onların yerine 5. Heat’i çağırmışız. Sizlerden özür dileyerek tekrar kulise alıyorum ve 4. Heat’i davet ediyorum…”

Aslında uygulama kitaba uygundur. Fakat bazen kitabın dışına çıkmak gerekir ve bu öyle bir durumdur. O esnada yarışma, programın 2,5-3 saat gerisinde gitmektedir. Neredeyse 5-6 dakikada ancak tek bir heat işlenebilmekte ve yarışma akışı son derece yavaş ve temposuz gitmektedir. Salsa yarışmalarında heat sıraları çok önemli değildir. Yani birinici heat veya son heat’te olmak çok önemli değildir, zira  tek bir dans yapıldıktan sonra tur bitmektedir. Latin Amerikan’da sambaya birinci heat’te çıkmak, cha-cha’ya kadar dinlenmenizi sağladığından önemlidir ve bu heat çıkış sıralarına riayet etmek son derece önemlidir. Ancak salsada böyle bir durum olmadığından bu noktada sunucu insiyatif alarak, başhakeme de danışıp yarışmaya devam edebilirdi. Bu da biraz olsun zaman kazandırabilirdi.  Bu elbette zamanla gelişecek bir özelliktir.Bu konuda Damla Birdal ile çalıştığımız dönemlerde üst seviyede bir iletişim oluşturmayı başarmıştık. Yönetmen – sunucu ilişkisi yarışmada oluşabilecek en büyük aksaklıkları bile seyirciye aksettirmemek adına son derece önemlidir ve bunun eksikliği, özellikle yönetmen tarafında, yarışmada hissedilmiştir.

Buna ek olarak yarışmanın ödül törenlerinde ve finallerinde anonslar sırasında sadece sporcu numaraları okunmuştur. Ne sporcu isimlerine ne de bir kulüpler arası yarışma olmasına rağmen kulüp isimlerine yer verilmemiştir. Tek bir sayfa çıktı alarak çözülebilecek bu önemli detayın yarışma öncesinde ve saatler süren operasyon esnasında defalarca gözden kaçmış olması ve düzeltilmemesi aslında iyi niyete rağmen tecrübesizliği ortaya koymaktadır.

3.       SALON YÖNETMENİ:
Salon Yönetmeni, yarışma yönetmeninin üzerinden büyük yük alan bir görevlidir. Salondaki teknik ve operasyonel tüm düzeni yürütür. Işıklar, pist temizliği, yerleşim düzeni, kulis düzeni, yarışmacı giriş çıkışları ve buna benzer birçok konu salon yönetmeni tarafından yürütülür. Yarışmada gerek tribünde gerekse saha kenarında bulunduğum anlarda salon yönetmeni eksikliği de gözüme çarpmıştır. Özellikle pistin silindiği anlarda kullanılan “vileda” tipi bezler son derece komik bir görüntü oluşturmuş ve aynı zamanda da işlevsiz kalmıştır. Bu sıkıntı bütün yarışma boyunca devam etmiştir. Oysa ki TB2L maçlarının oynandığı bu salonda büyük paspaslar da mevcuttur. Yerleşim açısından da salonda olabilecek en uygun yerleşimin yapılmadığı kanaatindeyim. Tek tribününde seyirci olan salonlarda hakem masasının seyircinin karşısında yer alan uzun kenarda bulunması en doğru tercihtir. Zira daha önce bazı yarışmalarda olduğu gibi masa hakeminin ekranındaki görüntülerin puanların arkada yer alan seyirciler tarafından kameraya kaydedilme ihtimali vardır. Tribünden sahaya inen merdivenlerin hakem masasının arkasında yer alması ve bu merdivenlerin sürekli olarak sporcular tarafından kullanılması da hoş bir görüntü olmamıştır. Hakemler her ne kadar özellikle kuliste sporcular ve antrenörlerle muhatap olmamaya çalışsalar da bu yanlış konumlandırma sebebiyle hakem masası bir türlü yeterince izole edilememiştir.
4.       HEAT YAPILANDIRMALARI:
Yarışma sabah programındaki aksaklıklar sebebiyle programda yer alandan 2,5 – 3 saat sonra başlamıştır. Bu durum organizasyon ekibi tarafından da bilinen bir gerçektir. Ancak bu zaman kaybını gidermeye yönelik hiçbir aksiyon alınmadığını görmek üzücüdür. Saat 17:30 itibariyle 30 dakikada 3 heat ilerlenebildiğini gördükten sonra yarışmanın gece 01:00 sularında sona ereceğini anladığımızı itiraf etmeliyim. Bu noktada başhakemlerin, yarışma yönetmeninin ve de masa hakeminin bir araya gelerek heat yapılandırmalarında oynama yapmaları gerekirdi. 70 Çiftten oluşan bir turda 7 çift * 10 heat yerine, 10 – 12 çiftten oluşan heatler yapmak daha mantıklı bir tercih olurdu. Değerlendirmede oluşabilecek hatalara yönelik itirazlar olabilir bu öneriye. Ona da şöyle cevap verebilirim. İlk turda tüm heat’ler (7 çiftten oluşan) tamamlandıktan sonra yapılan toplu dans sırasında hakemlerin bir kısmının halen yeterince çift işaretlememiş oldukları anlaşıldı. Yani hakemler heatler esnasında seçmeleri gereken çift sayısını (sanırım 60, ki bu da soru işareti dolu bir tercih) seçememişler ve bu sayıyı 70 çiftin aynı anda dans ettiği toplu dans esnasında tamamlamaya çalışıyorlardı. 70 çift arasından bu ince ayrımı yapabilen hakemlerin 12 -15 çiftten oluşan heat’lerde de gerekli seçimleri yapması beklenir. Bunu kolaylaştırmak adına 7 çifti 1,5 dakika dans ettirmek yerine 12 çifti 2 dakika dans ettirmek de mümkündür. Çözüm her ne olursa olsun, programın çok gerisinde giden ve fena halde geç saate sarkacağı belli olan bir yarışma esnasında yetkili başhakemlerin ve yarışma yönetmeninin bu konuda herhangi bir şey yapmaması son derece düşündürücüdür.

5.       FORMAT – TOPLU DANSLAR:
Salsa yarışmalarında oldum olası anlamadığım bir konu “toplu danslar”dır. Çiftlerin heat düzeninde sahne aldığı ve değerlendirmenin rahat olduğu bir ortamda gerekli tercihleri yapamayıp, 140 kişinin aynı anda sahnede olduğu bir “curcuna” anında bu seçimleri yapmaya çalışmak bana garip geliyor. “Kıyaslama yapabilmek açısından yan yana görmek önemli” gibi bir açıklamaya da maalesef inanamıyorum, zira yıllardır tüm heat’lerin bir arada dans ettiği bir “toplu dans” olmadan bu kararları verip değerlendirme yapabilen Latin Amerikan / Standart hakemleri görüyoruz ülkemizde ve dışarda. Demek ki bu durum salsa branşında şu an görev yapan hakemlerin bir eksikliği. Üstelik bir kez değil iki kez toplu dans yapıyorlar grup halinde. Yani 140 kişi bir değil iki kez, bir tur başında bir de sonunda sahne alıyor. Bizim tribünden açımız yükseklik itibariyle hakemlerinkine göre daha uygun olmasına rağmen ortada dans eden çiftleri görebilmek ve değerlendirme yapabilmek mümkün değil. Dansçılarla aynı yükseklikte bulunan hakemlerin bu açıları yakalaması ise tamamen imkansızdır. Buna rağmen, 10 çiftin bir heat’e fazla görüldüğü bir ortamda 140 kişiyi aynı piste alarak sporcuların sakatlanma risklerini de arttırabiliyor hakemlerimiz. Bu konunun üzerine gidilmesi gerektiğini düşünüyorum, zira hem sporcu sağlığı açısından hem de yarışmanın itibarı açısından son derece zarar verici bir husustur. 2003-2004 yıllarındaki Cumhuriyet kupalarında olduğu gibi 20 çifti aynı anda izlemekle 70 çifti bir basketbol sahasına sıkıştırmaya çalışmak aynı şey değildir. Gecelerde bile böyle bir şeye rastlamıyorken, birbiriyle rakip halinde olan sporcuları aynı kaynayan kazana koymak son derece tehlikeli bir karardır.
6.       HEAT GİRİŞ – ÇIKIŞLARI:
Danslar öncesinde neden sporcuların poz alınması beklendiğini de tam olarak anlayamadım. Yarışma kurallarına göre final öncesi turlarda sporcuların serbest stilde dans etmeleri gerekiyor. Yani bir koreografi vs. söz konusu değil. O halde çiftlerin poz almaları da son derece anlamsız. Bakınız, latin Amerikan ve standart yarışmalarda tüm çiftler, tüm danslarda belirli bir seriye göre dans ediyor olmalarına rağmen, heat girişlerinde sporcuların poz almaları beklenmez. Paso Doble hariç konuşuyorum, zira orada ritme göre olduğu kadar müziğin kendisine göre de dans edilmesi gerektiğinden sporcuların başlangıç pozları beklenmelidir. Salsada sporcular zaten bir koreografi sergilemeyeceklerken, hangi müziğin çalınacağını bilmiyorlarken, neden tüm çiftlerin sahneye girip poz almaları bekleniyor ve ekstradan zaman kaybı yaşanıyor anlamış değilim. Zaten gecikmiş ve yavaş giden bir yarışmanın temposu böylece iyiden iyiye düşüyor.
7.       SPORCULARIN UYARILMASI:
Heat giriş ve çıkışları gibi sporcuların sürekli olarak bireysel şekilde uyarılmaları da tempoyu düşüren bir faktördür. Hakemlerin mevcut kuralları harfiyen uygulamaya çalışmalarını takdirle karşılasam da, uygulamanın şeklini gözden geçirmek gerektiğine inanıyorum. Uyarılar sanırım yeni belirlenen kurallar çerçevesinde zorunlu hareketler ve kısıtlı hareketler olmasıyla ilgiliydi. Sunucu birkaç kez bu konuda toplu bir anons yapmıştır. Ancak buna rağmen her heat’ten sonra tek tek sporcuların davet edilerek birebir konuşulması gereksizdir. Eğer uyarı yapıldıysa, kurallar vaktinde ve doğru şekilde ilan edildiyse o kuralları uygulamaktan çekinmemek gerekir. Uyarı sonrasında hatayı yapmaya devam eden olursa, ceza da diskalifiyeyse, acımadan bu kararı almak gerekir. Dışarıdan bakıldığında “ne şiş yansın ne kebap” gibi bir hava oluşmasına sebebiyet veren bu uygulamanın gözden geçirilmesi faydalı olacaktır kanaatindeyim, zira şu an yarışmayla ilgili değerlendirme eleştirilerin çoğu hakemlerin yetersizliğinden ziyade, bu diskalifiye kararlarındaki cesaretsizliği üzerine yoğunlaşmaktadır.
8.       PROGRAM:
Yarışma programının yarışmadan sadece 2-3 gün önce duyurulması büyük bir eksikliktir. O programa uyulamaması ise çok daha büyük sıkıntılara yol açmaktadır. Şimdi kendinizi bir sporcunun yerine koyun. İstanbul’da 17 Aralık’ta bir yarışma olduğunu yaklaşık 1 ay önceden öğreniyorsunuz ve hazırlıklara başlıyorsunuz (ki bu bile çok kısa bir süre). Yarışmaya –örneğin- Antalya’dan katılacaksınız ve Pazar günü 18 Aralık’ta tekrar Antalya’da olmanız şart, bu yüzden İstanbul’da konaklama yapmak istemiyorsunuz. Hatta uçak biletlerinizi de yarışmanın başlama ve bitiş saatlerine göre almanız gerekiyor. Başvurunuzu yapıyorsunuz ve bekliyorsunuz ki program açıklansın. Fakat açıklanmıyor. Saat kaçta başlayacak, kaçta bitecek belli değil. Program yarışmaya 2 gün kala açıklandığında ise artık hem biletler çok daha pahalı, hem de bir çok uçakta yer bulmanız imkansız hale gelmiş. Zar zor bulduğunuz uçak biletlerini fahiş fiyattan alarak İstanbul’a 17 Aralık sabah 8’de iniyorsunuz ve havalimanı yakınında bulunan Ahmet Cömert Spor Salonu’na giderek beklemeye başlıyorsunuz. Saat 15:00’te başlaması gereken program saat 17:00’de başlıyor ve saat 20:00-21:00 sularında bitmesi beklenen program gece 01:00’de sona eriyor. Böylece siz de gece 23:30’a almış olduğunuz uçak biletini yakmış oluyorsunuz. Üstelik de gece 01:00’den sonra uçak bulmanız imkansız hale geliyor ve daha önce konaklama için bir ayarlama da yapmadığınızdan İstanbul’da ortada kalıyorsunuz. Tüm bunlar kayıtların yarışmadan sadece 2 gün önce bitirilmesinden ve elbette o programa uyulamamasından dolayı oluyor. Oysa kayıtlar yarışmadan 1 hafta önce kapatılsa ve program o anda açıklansa, sporcular biletlerini buna göre alırlar, daha ucuza bulurlar ve programlarını daha esnek yapabilirler. Emin olun yarışmadan 1 hafta önce kayıtlar kapatıldı diye tek bir sporcu bile dışarda kalmazdı, yine aynı sayıda katılım olurdu, tecrübeyle sabittir…

Yarışmadaki hakem değerlendirmeleriyle ve sıralamayla ilgili bir yorumum olmayacak. Ancak yarışmadaki puanlamaların tüm detaylarıyla internetten yayımlanmamış olması son derece büyük bir eksikliktir; gerek yarışmanın itibarına gerekse federasyona büyük zarar vermektedir. Tüm puanlamalar olduğu gibi, tüm detaylarıyla yarışmadan hemen sonra internet sitesinden yayımlanabilecekken halen –örneğin- c klastaki sıralamalardan bihaber olan ve üstelik de yarışmada hakemlik yapmış olan arkadaşlarımız olduğunu görüyorum. Federasyonun bu konuda seçildiği günden bu yana neden şeffaf bir politika uygulayamadığını anlamış değilim.
Bu yorumları konuyla ilgili olarak uzun süre çalışmalar yapmış, ekip arkadaşlarımla iyisiyle kötüsüyle birçok yarışma organizasyonunda masa hakemliğinden organizasyon kurulu başkanlığına kadar görev almış biri olarak yapıyorum. Bu yazı birilerini eleştirmekten ziyade birikimlerimizle yardımcı olabilmeye yöneliktir. Daha önceki yarışmalarda da benzer yorumlarımızı direkt olarak organizasyondaki arkadaşlarımıza iletmiştik, ancak pek de pozitif tepkiler almamış, ukalalıkla suçlanmıştık. Ben yine de paylaşayım dedim, hem kendi birikimlerimi sıcak tutmak adına hem de naçizane yol gösterebilmek adına. Çünkü bu sporu çok seviyorum ve her ne kadar tasvip etmediğim bir anlayış hüküm sürse de bunun cefasını sporcuların ve seyircilerin, yani bu sporu ileriye taşıyacak gerçek kitlenin çekmesini istemiyorum.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder