24 Aralık 2011 Cumartesi

Bir Dans Serüveni



Bir dans serüveni…

Uzun yıllardır birlikte bir çok organizasyonda görev aldığım, sayısız yarışmada gerek sporcu, gerekse yarışma yönetmeni olarak birlikte topuk aşındırdığım sevgili dostum Orkun Dökmeci'nin 17 Aralık'ta Ankara ve İstanbul'da gerçekleştirilen yarışmalar sonrasında yapılan yorumların üzerine hazırladığı ve konuya daha geniş açıdan bakan yazısını paylaşmak istiyorum sizlerle. Dansla ilgilenen herkes için, bilhassa sporcular için buradan çıkartılacak öyle çok şey var ki... Elbette kulüp ve federasyon yöneticileri de bu yazıdan kendilerince fayda sağlayabilirler. Bence gerekiyor, ne dersiniz? ;)

* * *



Sevgili dostum Erdem'in büyük ustalıkla kaleme aldığı ve camiamıza yeni bakış açıları kazandıran, tartışma platformları yaratan yazılarını okudukça ben de bir süredir aklımda dönüp duran birkaç konuyu sizlerle paylaşmak istedim.


Erdem’le birlikte uzun yıllardır bir dans gönüllüsü olarak sürdürdüğümüz çalışmalarımız kapsamında sayısız Federasyon yarışmasında, bir o kadar davetli olduğumuz özel yarışmalarda, hatta yurtdışında büyük prestije sahip yarışmalarda görev aldık. Federasyonumuzun kuruluş aşamasında değerli abimiz Ersin Uysal (nur içinde yatsın) önderliğinde zorlu yollardan geçtik. Federasyonun Başkanlık düzeyinden, alt komite ve kurullarına kadar görev tanımlarının yazılmasında, yönetmelik ve talimatname hazırlıklarında yer aldık. Yani özetle bir Federasyonun amacını, çalışma organlarının birer birer işlev ve görevlerini, bu organlarda yer alan kişilerin sorumluluk ve yetkilerini belirlerken, yurtdışındaki başarılı örneklerini ve de bağlı olduğumuz IDSF (Uluslararası Dans Sporu Federasyonu) organizasyonunu dikkatle inceledik. Her zaman vurguladığımız önemli bir nokta vardı ki, o da aslında birbirinden bağımsız, kendi yönetmelik ve yetki tanımları çerçevesinde işlerliğini sürdüren her alt kurul ve komitenin, bir makinanın dişlileri gibi birbirleri ile de mükemmel bir uyum ve iletişim içerisinde çalışması gerektiğiydi. 


Federasyon 2006 yılındaki ilk kuruluşundan itibaren, alt kurullarının yapılanması, yeterliliği ve işlerliği konusunda çok yol almıştır. Yıllardır Erdem'le birlikte söylediğimiz gibi yarışmalar Federasyonun en önemli vitrinidir. Yapılan tüm icraatların, alınan kararların doğruluğunun, tüm kurulların birlikte verimli çalışırlığının ve dans camiası ile iletişiminin en açık şekilde ortaya konduğu, önemli sınavlardır, yarışmalar. Bu nedenledir ki Erdem'in özenle yaptığı inceleme ve hazırladığı raporlar dikkate alınması gereken ve başta Federasyon görevlileri tarafından yapılması ve paylaşılması gereken çok önemli çalışmalardır. Belki de bu konudaki noksanlık yüzdendir ki 1999 yılından bu yana Cimnastik Federasyonu bünyesinde olduğumuz yıllardan beri yarışma yapıldığı düşünülürse, ki 12 yıllık bir zamandan bahsediyoruz, halen temel sayılabilecek eksiklik ve aksaklıkların oluyor olması düşündürücüdür. Gelinen noktada görülen o ki büyük emek ve zaman harcanarak işleyen bu önemli çarklar arasındaki uyumsuzluk ve iletişimsizlik halen sürmektedir. Bu uyumsuzluğun sebeplerini irdelememiz gerekirse, gerek Federasyonun kuruluşundan bu yana edindiğimiz tecrübe gerekse son yıllarda sürdürdüğümüz yakın gözlemlerimiz sonucunda varabildiğim bazı noktalar var. Konuların kolay takibi açısından ben de maddelendireyim.


1. Esaslar, Görevler, Sorumluluklar:


Federasyonun sitesinden bir bağlantı vererek konuya gireceğim ki burdan takip etmek daha kolay olacaktır:http://www.tdsf.gov.tr/mevzuatlar
Bu sayfada Federasyonumuzun ana statüsünden, yapılandırmasına, kurulların oluşum, görev ve yetki esaslarına, sporcu ve kulüp düzenlemelerine, hakem, yarışma ve disiplin talimatlarına, kural kitapçıklarına dek birçok önemli belge mevcuttur. Aslında her biri özenle oluşturulmuş ve yıllar boyunca kazanılan tecrübeler doğrultusunda en etkin şeklini alarak güncellenmiş belgelerdir. Ancak günlük hayatımızın da her aşamasında gördüğümüz gibi teoriyle pratiğin ayrı düştüğü noktalar olmaktadır. Belki de başlanması gereken ilk nokta Federasyonun en üst kademesinden, alt kurullarında görev alan her elemanına, hatta camiada yer alan sporcusundan, hakemine, antrenörüne, hatta dansa gönül veren, etkinlikleri yakından takip eden, yorum ve eleştirilerini eksik etmeyen izleyicilere kadar herkesin bu belgeleri incelemesidir. Belki de bu, birçok insan için, özellikle de sayısız forumda, tartışma platformunda, hatta basında kolaylıkla "Federasyon gereksizdir.. görevlerini yerine getirmemektedir.. dans özgürlüktür.. federasyonun yaptırım ve kurallarına tabi değildir" vb. yorumları yapan insanlar için TDSF'nin devletin resmi bir kurumu olduğunu, böyle bir kurumun varlığı ve denetimi olmadan gerek ulusal, gerekse uluslararası platformda temsil edilemeyeceğini, haklarının savunulamayacağını farkedebilmesi için önemli bir adımdır. 


2. Farkındalık ve Bilinçlendirme:


Farkındalık demişken, hemen bir üst maddedeki eksikliklerin giderilebilmesi ile ilgili bir konuyu açmak isterim. Gerçek şudur ki, her ne konuda olursa olsun, bir topluma veya kısıtlı bir camiaya dahi olsa, getirilen her yenilik, düzenleme veya kural mutlaka bir tepki yaratacaktır. Burda kural koyucu konumunda olan makamın ilgili düzenlemeleri yaparken camianın yararını gözetmesi, ileriye dönük uygulamalarını planlarken sürekli bir gelişim ve kalite artırımını hedeflemesi gerekir. Bu amaçlar doğrultusunda atacağı adımların başında hedef kitlesinin bilgi düzeyini, farkındalığını ve bilinçliliğini artırıcı faaliyetler ilk sırada yer almalıdır. Hakemiyle, antrenörüyle, sporcusu ve izleyeniyle her statüdeki bireyin kendisine düşen hak ve sorumlulukları bilmesi, ilk etapta "Federasyon nedir? Ne işe yarar? Bana faydası nedir?" gibi soruların cevabını bizzat Federasyonun kendisinden alıyor olması son derece önemlidir. Ancak bu nokta aşıldıktan, cevaplar net olarak ortaya konduktan sonra, ve dans camiası içerisindeki her birey ihtiyaç ve sorunlarının karşısındaki muhattapı görebildiğinde diğer konular tartışılabilir duruma gelebilir. Bu noktada nasıl ki Federasyonun attığı her adımı, aldığı her kararı veya hitap ettiği kitledeki her bireyi bağlayıcı veya düzenleyici uygulamalarının her birini şeffaf bir şekilde hedef kitlesiyle paylaşması gerekiyorsa, camiadaki her birey de gelişmeleri takip etmeli, geri bildirimlerde bulunmalıdır. Zira her vatandaşımızın bilgi edinme hakkı ve muhattap olacağı kurumun bu konudaki sorumlulukları 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu (http://www.tki.gov.tr/dosyalar/bilgikanunu.pdf) çerçevesinde açıkca belirtilmiştir. Bu aşamada Federasyonun ilk yıllarında rahmetli Ersin Hoca'mızla bilirkte tyaptığımız bilgilendirme, tanışma toplantılarını hatırlıyorum. Talimatnamelerin, kural kitapçıklarının oluşturulma safhalarında nasıl da herkesin iyiliğini gözetebilmek, kimseyi kaybetmemek adına hassas davranıldığını, herkesin fikrinin alınmaya çalışıldığını hatırlıyorum. Belki bugün de kazanılan dteneyimin profesyonelliğinde ancak o yıllardaki amatör ama yapıcı ruhuyla hareket etmek gerekir yeniden. Ve böylelikle öncelikle Federasyonun camiasıyla sağlıklı bir iletişim kurması için gerekli ortamlar sağlanır, sorular yanıtlanır, bağlar güçlendirilir ve yine tek vücut olarak daha hızlı ilerleme sağlanabileceği görülebilir.


3. Uyumlu İşleyen Çarklar:


Camiayla Federasyon bütünleşmesinden bahsettikten sonra, gelelim Federasyonun iç dinamiklerindeki duruma. Her ne kadar federasyon bünyesinde görev alıyor olmasanızda, ya da yakından takip ediyor olmasanızda, bir Federasyon yarışması organizasyonunu baştan sona izlerseniz, edineceğiniz çok önemli çıkarımlar olacaktır. Daha önce de belirttiğim gibi yarışmalar, Federasyonun en önemli sınavı ve vitrinidir. Örneğin bir yarışmanın iş akışını kabaca başından itibaren sıralarsanız, yarışma tarih ve formatının belirlenmesi, yayınlanması, katılım şartlarının duyurulması, görev alacak hakem, organizasyon vb. bildirilerinin gönderilmesi, kafile/yarışmacı/antrenör akreditasyonların yapılması, yarışmacı kayıtlarının belirli bir zaman öncesinden tamamlanması, lisans kontrolleri, ödemelerin alınması, yarışma günü kayıtları, yarışma operasyonu sırasında kulis, ses, ışık, sahne vb. kontrolü, hakem masasının işleyişi, skating masasının işleyişi, yarışma akışı (açılış, yarışmalar, ödül töreni, kapanış), operasyon sonrası basın açıklamaları, resmi sonuç bildirgeleri (yazılı, online), dilek ve şikayet bildirimlerinin işleme alınması, hakem puantajlarının değerlendirilmesi, yarışma değerlendirme raporu gibi birçok detaylı aşaması olduğunu gözlemleyebilirsiniz. Ve 1. maddede bahsettiğim Federasyon kurullarının görev ve sorumluluklarına hakimseniz, hangi aşamada meydana gelen ne türlü bir sorunun aslında hangi işleyişteki aksamaya işaret olduğunu da bilebilirsiniz. Ve ancak bu çözümlemeyi yapabildiğinizde aksaklığı giderebilmek için somut bir adım atma ve yanlış veya eksik olan iş adımını düzeltme yoluna gidebilirsiniz. Bu her bir Federasyon çalışanının yanı sıra emeğini, zamanını bu işe adamış, ister ekmeğini dansla kazanan, ister keyfi için özgürce danseden, ister başarı ve derece peşinde olan her birimiz için yapılması gereken bir sorumluluktur.


4. Dans sporu vs. Salsa:


Branşlara spesifik konuları da irdeleyecek olursak, öncelikle en aktif 2 branş olan Dans sporu ve Sosyal Danslar kategorisinden Salsa’yı ele alalım. Dans sporu alanındaki uygulamalar, dünya örnekleri de ele alınarak detaylı ve oturmuş bir sisteme sahip olduğu için, uygulama esnasında karşılaşılaşılabilecek bireysel hataları en aza indirecek şekilde tasarlanmıştır. Elbette ki teknik kurul, hakem kurulu, organizasyon kurulu, denetleme ve disiplin kurullarının kusursuz çalışıyor olması ön koşulunu düşünerek bu yargıya varıyorum. Erdem’in de yazısında belirttiği üzere 1997 yılında IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) tarafından da kabul edilen ve olimpik bir spor branşı olan Dans sporu, IDSF (Uluslararası Dans Sporu Federasyonu) tarafından da yapılan yaptırım ve denetimler sayesinde sistematik ve disiplinli bir işleyişe kavuşmuştur. Gel gelelim, dünya üzerinde en geniş kitleye sahip branş olan Salsa’nın, dünyada başka örneği olmayan bir şekilde benzer bir disipline bağlanmaya çalışılması, hızlı bir yayılma ve gelişme gösterme, sportif olmaktan öte sosyal boyutları daha önde olan bu branşa Salsa kulüp ve okullarının teknik sınıflar açarak, sporcu disipliniyle yarışmacı yetiştirme isteklerinin kaçınılmaz bir sonucudur. Bu noktada yarışma disiplini kazandırılmaya çalışılan bir branşta adil bir karşılaştırma ve puanlama sisteminin getirilmesi gerekliliği de anlaşılır olmalıdır. Sistemin dayanağı olacak temel prensipler ve kabul görecek mantıklı uygulama esaslarının belirlenmesi ise ancak antrenör ve sporcularının istek ve düşüncelerini aktarmak ve savunmakla yükümlü kulüp sözcülerinin yer aldığı kulüpler birliği, Federasyon teknik ve hakem kurulları arasında ortak bir çalışma yürütülmesiyle mümkün olacaktır. 


5. Bir Taşla Üç Kuş:


Sırası gelmişken yıllardır süregelmiş bir soruyla devam edelim. Dans bir sanat dalı mıdır, yoksa spor mudur? Eğer sanattır diyorsak, o halde Dans sporu nedir?  Aslında sorunun cevabını zaten branşın adı ifade ediyor. Dans sporu aslında bir taşla iki kuştur. Sporcu disipliniyle, sanatsal yorumun bir birleşimidir. Peki aynı yorumu Salsa için yapmak mümkün müdür? Her ne kadar birçok çevre Salsa’nın sanatsal, sosyal, kültürel zenginliklerini vurgulasa da sportif yönü konusunda çelişkiye düşmekte, bu nedenle forumlarda uzun tartışmalar dönmekte, yarışmalarda uygulanmaya çalışılan değerlendirme sisteminden tutun da, kural uygulamalarına, dansçıların memnuniyetine kadar uzanan geniş bir yelpazede etkileri görülmektedir. Çok basit bir pencereden bakılırsa, Salsa dünyadaki uygulamalarından farklı olarak ülkemizde Dans sporları Federasyonu bünyesine dahil edilmiş, belli kural ve kaideler çerçevesinde yarışmaları yapılan bir branşsa otomatikman bir spor dalı olarak da görülmelidir. Aslında böylece Salsa Dans sporundan farklı olarak sportif, ve sanatsal yönünün yanı sıra kitleleri birleştirici sosyo kültürel etkinliği sayesinde bir taşla üç kuş anlamına gelmektedir. Bu zengiliği sayesindedir ki, Salsa dansa sadece spor veya sanat olarak bakan kitlelerin yanı sıra sosyal birleştirici etkisi açısından bakan büyük bir kitleyi de çatısı altına toplamaktadır. Belki bu noktada en yapıcı yaklaşım, “Spordur! Hayır sanattır! İkisi de değil sosyal bir olgudur, evrensel bir dildir!” gibi katı çizgiler çekerek derin çatışmalara sebep olmak yerine, Salsa’nın birleştirici felsefesine de uygun şekilde, derece ve başarı elde etmek isteyen ve yarışma prensibinde uygulamak isteyenler için spordur, gösteri ve şov salsa performanslarında yer almak isteyenler için sanattır, sadece sosyalleşme, festivalleri gezip yeni insanlar stiller tanıma ve evrensel olan bu dili konuşup pekiştirme merakında olanlar için ise sosyal bir olgudur mantığını kabullenmek gereklidir. Yani herkes yeteneği ölçütünde tek taşla bir kuş, iki kuş veya üç kuş vurma özgürlüğüne sahiptir. Ancak unutmamalıdır ki Federasyon bu üçlemenin sadece spor ayağında yer almalı, çatısı altında yer alan her branşa eşit mesafede durmalı ve yaptığı tüm düzenlemelerde tarafsızlığını korumalıdır. 


Elbette daha değinilecek birçok konu var ancak öncelikle kaynaktaki en temel konuları vurgulamak ve dikkatinizi bu yönlere toplamak istedim. Zaman zaman hepimiz detaylarla uğraşırken büyük resmi göremeyebiliyoruz. Biraz geri adım atıp, daha geniş bir perspektifle bu değerli tabloya hep birlikte bakmayı bir kez daha deneyelim, ve her birimizin görebileceği farklı açılar olabileceğini unutmayalım lütfen.


Sevgi ve saygılarımla,


Orkun Dökmeci

1 yorum:

  1. Orkun'la dans pistlerinde tanıştıydım Erdemcim ama, yazma biçeminden hiç haberdar diildim açıkçası...Ritmi güzel, melodisi güzel, içeriği de sağlam yazı olmuş. Kalemine sağlık. Sevgiler

    YanıtlaSil