3 Mart 2014 Pazartesi

Bursa'dan Notlar

Bursa'da geçtiğimiz Cumartesi günü gerçekleşen TDSF Salsa Kulüplerarası Şampiyona 4. Ayak yarışmasının yapılacağı Atatürk Spor Salonu'na değerli dostlar Yalçın Şişman, Seval Akansoy ve Yeliz Şen Yıldız ile birlikte keyifli bir sabah yolculuğu sonrası ulaştık. Ocak ayında açıklanan "yarışmalardan men" cezam kanunen bir vatandaş olarak yarışmaları izlememe engel olmasa da, güvendiğim kaynaklardan gelen "sen salona girme, illa ki bir kulp bulup cezanı katlarlar" uyarısına hak vermeden de edemedim. Ne yalan söyleyeyim, yaşını başını almış, koskoca yöneticilerle bir spor salonunda köşe kapmaca oynamak eğlenceli olabilirdi ama ben biraz yorgundum, buna enerjim yoktu. Dolayısıyla yarışmadaki performansları izleme şansım olmadı. Yarışma performanslarına dair yorum yapmaktan genelde imtina ettiğimi düşünürseniz, pek bir kayıp yok ortada tabii :)

Yarışmaya dair görüşlerimi iki farklı başlıkta sunuyorum. İlk başlıkta organizasyona dair genel görüşler, ikincisinde ise A Klasman Finali'ndeki bir uygulamaya dair görüşlerime yer vereceğim.

ORGANİZASYON

İstanbul'daki 3. Ayak yarışmasına dair akılda en çok kalan konulardan biri organizasyondaki eksiklerdi. Bursa yarışmasında bu eksikleri görmedik. Yarışma başlaması gereken saatte başladı ve yine katılımı yüksek bir yarışmaya göre makul bir saatte tamamlandı. Burada organizasyonu üstlenen Şenol ve Tülay Özkahraman çiftinin (FitDans) hazırlıkları kadar, yarışmanın akışıyla ilgili çalışmaları yürüten birimlerin ve kişilerin de öneminin altını çizmemiz gerekiyor. Skating'i yürüten masa hakemi Seval Akansoy ki, bana kalırsa şu an salsa branşında görevde bulunan federasyon ekibinin tartışmasız en çok bahsedilmesi, teşekkür edilmesi gereken ismidir, yarışmanın vaktinde tamamlanmasında, hatasız akmasında önemli rol oynamıştır.

Bir diğer isim, daha önce bu satırlarda başka yarışmalardaki konulardan dolayı eleştirilerimize maruz kalan, fakat yarışma sırasında ve sonrasında, gerek görevliler, sporcular, gerekse antrenörlerden duyduklarıma göre bu kez çok titiz bir iş çıkartan, yarışmanın başhakemi Tülin Motola... Başhakem de yarışma akışı açısından önemli bir rol oynar ve Tülin Motola'yı bu kez tebrik etmemiz ve başarılarının devamını dilememiz gerekiyor.

Son olarak sabah salonun önünde kahvemi yudumlarken gördüğümde, aklımda yarışma akışına dair bulunan tüm sıkıntıların silinmesini sağlayan Organizasyon Kurulu Başkanı (başka üyesi kaldı mı emin de değilim ya) Evren Büyüksarıoğlu'nu da saymadan geçmeyelim. İstanbul ve Bursa Yarışmalarındaki akış farklarıyla, ekibin ve organizasyon kurulunun önemi böylece bir kez daha vurgulanmış oldu.

Geçtiğimiz yarışmada yaşanan "heat kaçırma" ve A klasmandaki skandal uygulamalar, hakemleri çok daha temkinli olmaya yönlendirmiş belli ki... Yarışma öncesi antrenörlerin davet edilmesi ve heat kaçıran çift olması durumunda, kural kitabının ilgili maddesi uyarınca "3 anons ve akabinde diskalifiye" uygulamasına gidileceğinin duyurulması doğru bir hamleydi. Genellikle bu tip "sert" ve "keskin" kararlardan kaçınan hakemler görmeye alışmıştık ve hatta Tülin Motola'yı daha önceki başhakemlik tecrübelerinde sporcuları fazlaca korumaya çalıştığı ve bu tip kararları alamadığı için eleştirmiştik. Ancak şans bu ya, daha yarışmanın ilk heat'inde 3 anonsu da kaçıran bir sporcu olunca, başhakem diskalifiye kararını hızla veriyor ve belki de bu hamle, yarışmanın takip eden kısımları için diğer sporculara ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. Heat kaçıran sporculara geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, bundan sonraki yarışmalarda daha dikkatli olmalarını tavsiye ediyoruz. Tülin Motola'yı da kuralları, kural kitabını yanında taşıyarak uyguladığı için ayrıca tebrik ediyoruz.

A KLASMAN FİNALİ

Konu kurallar, uygulamalar ve kural kitabına gelmişken, yarışmayla ilgili tek eleştirimi yapayım. Uzun süredir yarışmaları, performansları izlemiyorum. Dolayısıyla yarışmalara dair ince detayları atlayabiliyorum. Açıkçası neredeyse her detaya dair her yarışmadan sonra sporcu, antrenör ve diğer dostlarımızdan bilgi yağmuruna tutuluyorken, şimdi bahsedeceğim türden bir detayın bana ulaşmamış olması şaşırtıcı ve aynı zamanda da düşündürücü. Zira bu denli önemli bir konuya, diğer arkadaşlarımızın gerekli hassasiyeti göstermediğine işarettir bu durum. Konu şu:

A klasman finali öncesi yapılan anons: "Değerli yarışmacılar, 2 şarkıda dans edeceğinizi tekrar hatırlatalım."
Ve A klasmanda ilki "hızlı", ikincisi ise "yavaş" olmak üzere 2 parçada dans ediliyor, hakemler ise "TEK" puanlama kağıdını doldurarak masaya iletiyor.

Bu uygulamaya ben ilk kez şahit oluyorum ancak daha sonra gerek başhakem Tülin Motola, gerekse Yalçın Şişman ve diğer arkadaşlarımızdan öğrendiğim kadarıyla bu sezon Damla Birdal'ın başhakem olduğu Afyon yarışmasında da aynı uygulamaya gidilmiş. 3. Ayak İstanbul ve 1. Ayak Ankara yarışmalarında ise A klasmanda çiftler tek dansla değerlendirilmiş.

Burada tek veya iki dansla final yaptıran başhakemlere yönelik bir eleştiri yapmak değil esas niyetimiz. Her ne kadar kural kitabı bu konuda bir kısıtlama getirmemiş olsa da, "insiyatif" adı altında ekstra bir performansı değerlendirmeye katmak başhakem yetkisinde değildir evet. Fakat sanıyorum bu sezon bu uygulamayı tercih eden her iki başhakem de kendisinden önce bunu yapan birilerini örnek alarak tercihini bu yönde kullanmış. Dolayısıyla niyetimiz bu arkadaşları değil, kurallardaki belirsizliği düzeltmektir. Bu gözle incelerseniz sevinirim, zira aksi takdirde bambaşka yerlere gidiyor ve hiç istemediğim, kişisel bir hal alıyor konu.

Şimdi soru - cevap oynayalım...

Soru: A klasman finalinde kaç parça çalınacağına dair kural var mı?
Cevap: Yok.

S: A klasman finalinde 2 parça çalınmasına Afyon ve Bursa yarışmalarında kim karar vermiş?
C: Başhakemler.

S: A klasman finalinde kaç parça çalınacağına dair karar konusunda kural kitabında başhakemlere yetki veren bir kural / ibare var mı? Ya da olsa, bu doğru olur mu?
C: Hayır, yok ve yine hayır, böyle bir kural yetkilendirme bulunsaydı da doğru olmazdı. Bu tip kararlar kişisel değerlendirme neticesinde alınmamalı, kurallar açık ve net olmalı.

S: O halde başhakemler bu kararı nasıl verebiliyor? Bu kararı neye göre veriyor? Neden bazı yarışmalarda tek, bazı yarışmalarda 2 parçayla final yapılıyor?
C: Bilinmiyor.

S: Peki günün birinde bir başhakem çıksa, "ben finali 10 şarkıyla yapıyorum, öyle uygun gördüm" dese, ne olacak?
C: Eyvah...

S: Finalde neden 2 parça çalınır?
C: A klasman sporcularının performanslarını daha iyi ayırt edebilmek için. Yavaş ve hızlı parçalarda "teknik" ve "kondisyon" (veya benzeri) gibi farklı elementleri daha net görebilmek için.

S: Peki "yavaş" müzik nedir, "hızlı" müzik nedir? Bunların kural kitabında tanımları var mıdır?
C: Mevcut kural kitabında yoktur. Bundan 3 sene önce kullanılan kural kitabında vardır. (25-27 Bpm olarak tanımlanmıştı)

S: O halde neyin yavaş, neyin hızlı müzik olduğunu nasıl anlayabiliriz?
C: Sportif kurallar çerçevesinde böyle bir tanım olmadığı sürece anlayamayız zira kesin tanım olmadığı sürece "yavaş, hızlı, güzel, çirkin, iyi, kötü, doğru, yanlış" gibi tanımlar görecelidir.

S: İki farklı parçaya rağmen hakemlerin tek değerlendirme kağıdı sunmaları nasıl yorumlanabilir? Parçalar arasındaki değerlendirme oranları nasıldır? 50-50 % şeklinde mi, yoksa daha farklı, 30-70% şeklinde mi? Buna yönelik bir değerlendirme tanımı var mıdır?
C: Hayır böyle bir tanım yoktur. Hakemlerin iki performans arasında nasıl bir yüzdeyle karar verdikleri bilinemez.



 Hep söylüyorum, spor branşlarında kurallar birilerine "yetki, insiyatif" atamak için yazılmaz. Başhakemin bir konuda karar yetkisi olacaksa da, kurallar o kararın hangi kriterlere göre, neye göre verileceğini yazmalıdır. Aksi halde "KİŞİSEL" yargı, algı ve kararlar yarışmaların aynı standartlarda geçmesini engelleyecektir. Neredeyse aynı sporcuların final gördüğü bu sezonki 4 A Klasman yarışmasının yarısında tek parça, yarısında 2 parçayla final yapılması burada bir istikrarsızlık yaratmaktadır. Buna dair önümüzdeki sezon için acilen net ve kesin kuralların tanımlanması gerekir. Eğer 2 parça ile daha etkili ve doğru karar verildiği düşünülüyorsa bizim önerimiz şu şekilde bir model olacaktır:

1. A klasman Finalleri 2 parça üzerinden, ayrı ayrı değerlendirilerek yapılır.
2. İlk parça X Bpm (hakemler, antrenörler ve sporcuların görüşleri alınarak belirlenecek BPM cinsinden müziğin hızı) ve üzeri hızda, ikinci parça ise X Bpm veya daha düşük bir tempoda olur.
3. Hakemler ilk performans sonrası değerlendirme kağıtlarını masaya sunar ve ikinci parça için yeni birer değerlendirme kağıdı doldurur.
4. İki performansın sonunda masa hakemi Skating Sistemine her iki dansa ait tüm hakem sonuçlarını girer ve Skating Sistemi buna istinaden doğru sonucu verir.

Söz konusu değerlendirme modeli elbette kural kitabına daha farklı bir dil ve formatta yazılmalıdır ancak temel fikri sanıyorum yansıtabildik. Latin Amerikan yarışmalarında sporcuların farklı özelliklerinin vurgulandığı, incelendiği ancak aslında benzer teknik, adım ve figürlere dayanan CHA-CHA-CHA ve RUMBA dansları için de hakemler farklı değerlendirme kağıtları doldurmaktadır. Aynı model hiçbir zorluk çekmeden salsada da uygulanabilir ve böylece hakemlerin kişisel görüşleri, algıları, anlayışları arasındaki farkların (50-50% veya 70-30% vs. gibi) değerlendirmeye yansıması engellenmiş olur.

Bu konunun önümüzdeki sezon öncesinde tüm hakemler, kulüpler ve antrenörler tarafından tartışılması ve net bir kural tanımının belirlenmesi gerekiyor ki sporcular da her yarışmada acaba bir parça mı çalınacak, iki mi, yavaş mı hızlı mı bilinmezliğinden kurtulsun.

Önerisi ve fikirleri için sevgili Doğuş Özdemir'e, varlıkları ve sohbetleriyle bu bir günlük yolculuğun son derece keyifli geçmesini sağladıkları için de sevgili Yalçın Şişman, Seval Akansoy, Yeliz Yıldız Şen, Evren Büyüksarıoğlu ve Tülin Motola'ya  teşekkürlerimi sunarım.

Geçtiğimiz hafta içerisinde ve Bursa'da sözleriyle veya mesajlarıyla destek veren tüm dostlara da tekrar selamlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder