6 Mart 2014 Perşembe

PUAN TABLOSUNU OKUYUNCA

NOT: Bu inceleme 4. Ayak Bursa yarışma sonuçlarını içermemektedir. Bahsi geçen sonuçlar yayımlandıktan sonra ayrıca değerlendirilecektir.

TDSF SALSA branşı kulüplerarası puanlama sistemindeki bazı noktaların gerçek anlamda kulüp kıyaslaması yapmaya müsaade etmediğini daha önce de ifade etmiştik. Örneğin halen 1. Sırada bulunan ANGORA DSK’nın ilk 6 kulüp arasında en az podyum gören kulüp olduğunu belirtmiştik. Yine buna benzer bir şekilde, A klasmanın B ve C klasman sporcularının toplam sayısı kadar puanla yarışmaya başlaması da yine sporcuların nihai pozisyonundan ziyade, kulübün üst klasmandan kaç sporcuyla yarışabildiğini değerlendiren bir sisteme işaret ediyor. Bunları daha detaylı inceleyelim:

Ekteki görselde halen ilk 6 sırada bulunan kulüplerin 3. AYAK sonundaki resmi tablolara göre puan analizleri yapıldı. Bunun hem bütün kulüpleri kapsayan, hem de daha fazla detaylı bilgi ve hesaplama içeren, geniş hali excel dosyası olarak mevcut. Dileyen kulüpler veya antrenörler benimle irtibat kurarlarsa memnuniyetle paylaşabilirim.




Bu tabloya göre ilerleyecek olursak:

PODYUM GÖRMEDEN ŞAMPİYON OLMAK?

1. Sıralamada lider olmasına rağmen ANGORA DSK’nın Toplam ödül puanı gerçekten inanılamayacak kadar düşük seviyede. Angora sadece 7,3 ödül puanı alabilmiş. Öyle ki, bu paylaşımı yapmadan önce hesaplamaları defalarca kontrol etme ihtiyacı duydum. ANGORA DSK’nın ilk 3 ayaktaki toplam 89 yarışma kaydından sadece bir tanesi, 1. Ayak’ta C Klasmanda yarışan Meriç Ak - Beyaz Candan Duzgun çifti aldıkları 5.’lik derecesiyle ödül puanı getirebilmiş. Diğer yarışma katılımlarının hiçbirinden ödül puanı katkısı alamıyor olmasına rağmen önemli sayılabilecek bir farkla lider konumda ANGORA. Şahsi fikrim her ne kadar yarışmacı yetiştirilmesini desteklemek gerektiğine inansam da, artık kalitenin de önemli hale gelmesini sağlamamız gerektiği yönünde. Bu yüzden podyuma çıkan sporcuların puan getirilerini göreceli olarak arttırmak gerektiğine inanıyorum.
Örneğin, ÖDÜL PUANI kapsamında sezonun tartışmasız en başarılı kulübü, açık arayla BOGAZİÇİ DSK. Bir başka deyişle -DEPO DANS olarak da bildiğimizBOGAZİÇİ DSK yarışmaya katılan çiftleri en yüksek oranda derece / final gören kulüp durumunda. Bu alanda diğer kulüpleri puan açısından neredeyse ikiye katlamasına rağmen, BOĞAZİÇİ DSK ancak 4. Sırada yer bulabiliyor. 

Bu noktada sormamız gerekiyor, başarı nedir? Daha fazla sporcu yarıştırmak başarı mıdır? Peki az sayıda ama öz, yani ağırlıklı olarak derece alan sporcuları yarıştırmak başarı mıdır? Yoksa bu ikisinin arasında bir denge mi bulmak gerekir?

Cevabı salsa yarışmalarına katılan kulüp yetkilileri, sporcular, antrenörler, hakemler hep birlikte fikir yürüterek vermeli. Ancak şu anki haliyle bu sistem sportif anlamda bu branşın gelişmesine katkı sağlayamıyor bana göre.

YARIŞMADIĞIN “RAKİPTEN” PUAN ALMAK
2. Mevcut puanlama sistemindeki bir başka sıkıntı da alt klasmanlardan sabit olarak alınan puanlar. Yani A klasmanda yarıştığınız zaman, yarışmadan otomatik olarak B ve C klasmandaki sporcuların toplam sayısı kadar puanla başlıyorsunuz. Bu başarı ölçmeye yarayan bir puan değil. Muhtemelen bu kural A, B ve C klasmanlar arasında bir çeşit “değer” farkı yaratmak için koyulmuş, fakat vazifesini tam olarak göremiyor. A klasmandaki sporcuların, kendilerine rakip olmayan, aynı pistte yarışmadıkları B ve C klasman sporcularından puan almalarının (aynı şey B’ler için de geçerli)  “klasmanların kendi içinde yarıştığı” bir yarışmada mantığı bulunmuyor. Madem klasman yarışması yapılıyor, buradaki tüm değerlendirmelerin klasmanlar arasında birbirinden bağımsız olması gerekir. Evet, A klasmanda 1. Olmak ve C klasmanda 1. Olmak arasında bir fark olmalı, A klasmanın zorluğu düşünüldüğünde. Fakat bu fark sabit birer katsayıyla sağlanmalı ve değerlendirme yapılan klasmanın dışındaki faktörlere (B-C Klasman katılımcı sayısı gibi) bağımlı olmamalı.

Tabloya baktığımızda NET PUAN hanesini görüyoruz. NET PUAN tamamen benim uydurduğum bir isim. Başka bir isim de verebilirsiniz, dilerseniz. Bu puan mevcut sistemdeki DERECE PUANI’ndan, alt klasmandan gelen puanları çıkartarak hesaplanıyor. Örnek verelim:

101 numaralı çift B klasmanda 20 çift arasından 10. Sırayı almış olsun. C klasmanda ise toplam 180 çift yarışmış olsun. Buna göre bu çift hem geride bıraktığı 10 çift için toplam 10 puan, hem de C klasmanda yarışmış çiftler üzerinden 180 puan alıyor (katılım puanı hariç). Neticede Sporcu 190 puan alarak tamamlıyor yarışmayı fakat bu puanların sadece 5%’lik kısmı kendi performansının sonucu. Topladığı puanların 95%’i kendisiyle hiç yarışmayan, hiç ilgisi olmayan, bambaşka bir klasmanda yarışmak isteyen insanlar üzerinden geliyor. Bana göre bu mantıklı bir ölçüm yöntemi değil.

Bu yüzden alt klasmanlardan gelen puanların tamamını, tüm sporcular ve kulüpler için ayıkladım, sistemin dışında bıraktım. Böylece bahsi geçen 101 numaralı sporcu, bu performansı sonunda sadece kendi klasmanında yarışan ve gerçekten, bizzat kendisinin geride bıraktığı sporcular üzerinden 10 puan almış oldu. Buna da “NET PUAN” adını verdim.  NET PUAN YÜZDESİ ise o kulübün mevcut sisteme göre topladığı puanlarının yüzde kaçlık bölümünün alt klasmanlardan GELMEDİĞİNİ gösteriyor. Mesela DANS SPORU 34 kulübü, topladığı puanların 72% lik bölümünü tamamen kendi sporcu performanslarıyla elde etmiş. Sadece 28%’lik bir bölümü alt klasmanlardan otomatik olarak toplanan puanlar. Buna karşılık, alt klasmanlarda yarışan çiftlerden en çok istifade eden ve puan toplayan kulüp de CRYPTO DSK. Topladıkları puanların yarısından fazlası alt klasmanlarda yarışan sporcular üzerinden otomatik olarak alınmış (57%). Bu da kulübün A klasmanda yarıştırdığı sporcu sayısının diğerlerinden yüksek olmasıyla doğal olarak bağlantılı bir durum.

ÖDÜL PUANLARI VE “PODYUM”UN DEĞERİ
3. Alt klasmanlarda yarışan sporculardan elde edilen puanları kapsam dışı bırakabilmemiz için, Ödül Puanlarıyla da ilgili bir düzeltme yapılması gerekiyor. Zira ödül puanı, DERECE PUANI üzerinden belli yüzdelerle hesaplanıyor. O halde aynı yüzdeleri yukarıda anlatılan NET PUAN ile kullanırsak, YENİ ÖDÜL PUANI (veya başka bir isim) elde ederiz ve bu puanın içerisinde alt klasmanda yarışan çiftlerden elde edilen puanlar kesinlikle olmaz.

ÖRNEK:
201 numaralı sporcu A klasmanda yarışarak 20 çift arasında 3. Oluyor diyelim. Katılım puanlarını yine saymazsak, B klasmanda 20, C klasmanda yine 180 çift yarıştı dersek, bu sporcu (17+20+180=) 217 derece puanı elde edecek. (Bu 217 puanın yine sadece 7,8%’i kendi performansıyla ilgili.)  Ödül puanı olarak da elde ettiği DERECE PUANI’nın 15%’İni ekstra olarak kazanacak. Yani, 32,55 puan. Sporcunun kulübüne kazandırdığı toplam puan 249,55 olacak, mevcut sisteme göre. Yine ödül puanıyla birlikte yaklaşık olarak 95% oranında başka klasmanlardan gelen puanları buraya koymuş oluyoruz. Sporcunun kendi performansının puana katkısı son derece düşük olduğundan bu puan sistemi gerçek anlamda kulüpleri ve sporcuları kıyaslıyor diyemeyiz.

YENİ Ö.P ise alt klasmandan gelen puanlardan arındırılmış NET PUAN’ı kullandığı için gerçek anlamda sporcuların performanslarına göre değerlendirme yapıyor. Buna göre A klasmanında 20 çift arasından 3. Olan sporcu 17 NET (derece) PUAN ve buna bağlı olarak (17*0,15=) 2,55 YENİ ÖDÜL PUANI elde edecek. Toplamda 20,55 puan almış olacak.


KLASMANLAR ARASI ZORLUK DERECESİ
Elbette A-B ve C klasmanlar arasında bir kıyaslama da yapılmalı, zorluk derecesi açısından. Fakat bunun en doğru yolu sabit katsayılarla derece ve/veya ödül puanlarını çarpmak olabilir. Mesela, C klasman için 1 katsayı puanı, B klasman için 1,25, A klasman için de 1,5 belirlenebilir. (Bu rakamları belli bir mantığa dayandırmadan uydurdum. Son 2 sezonun puan tabloları, katılımcı sayıları ve benzeri istatistiki değerler incelenerek, klasmanlara uygun, mantıklı katsayılar bulunabilir. Ya da direkt olarka Dans Sporu branşı örnek alınaiblir...Sanırım en kısa ve doğru yol da bu.)

Bu katsayılar benim NET PUAN adını verdiğim, alt klasman katılımlarından arındırılmış DERECE PUANI ile çarpıldığında, klasmanlar arası bir fark ortaya çıkacaktır. Böylece yine B klasmanda veya A klasmanda yarışmak C’ye göre daha kıymetli hale gelecektir. Ancak sporcular, rakip dahi olmadıkları alt klasman sporcularından puan elde etmeyeceklerdir.

Bu noktada kulüp, sporcu, antrenör ve hakem fikirleri son derece önem taşıyor. Başarıyı, zorluk derecesini ve neyi ölçmek istediklerini tartışarak, ortaklaşa bir karar verilmesi elzem. Örneğin, A klasmandaki gibi az sayıda ama –göreceli olarak- daha kaliteli çiftler arasında derece yapmak mı daha zor, yoksa C klasman gibi yüzlerce çiftin yarıştığı, defalarca elemeden geçtiğiniz, kalabalık yüzünden kendinizi hakemlere göstermenizin daha zor olduğu bir klasmanda derece yapmak mı daha zor? Herkesin fikri farklı olacaktır. Ortak bir noktada buluşulması şart.


ALT YAŞ GRUPLARI
Bir başka konu da, minikler – yıldızlar ve gençler klasmanlarındaki puanlamayla ilgili. Bu spor için geleceğe yatırım yapmalıyız fikrini savunuyorsak, ki sanıyorum bu konuda herkes hemfikir, o halde kulüplerin alt yaş gruplarından aldıkları puanları daha kıymetli hale getirmemiz gerekiyor.
TARZ DANS sezon boyunca bu yaş gruplarında açık ara en başarılı kulüp. Hem en çok puanı alan, hem en çok sporcu yarıştıran kulüp TARZ DANS, ki bu yaş gruplarında YETİŞKİNLER’in aksine kalite kadar, sporcu sayısı da önem taşıyor.
TARZ DANS’ın bugüne kadarki yarışmalarda yaptırdığı 54 sporcu kaydının 38’i alt yaş gruplarına ait. Oran 70%. Fakat TARZ DANS her ne kadar bu alanda en çok puan alan kulüp olsa da, kendisine ait toplam puanlarının sadece 15%lik dilimini bu gruptan elde etmiş. Yani sporcularının 70%inin yarıştığı bölümden eline geçen puan oranı sadece 15%. Bu da mevcut puan sisteminin alt yapıya hiç önem vermediğini gösteriyor maalesef. Bu yaş gruplarında yarışmak daha değerli hale getirilirse, kulüplerimiz sporun geleceği olan minik, yıldız ve genç sporculara daha fazla yönelecektir. Bu “zarar” tablosuna rağmen alt yaş kategorilerinde ısrarla çok sayıda sporcu yarıştıran TARZ DANS’ı kutlarım.



SONUÇ:

Yukarıda bahsedilen sebepler -ki fazlası da başka örneklerde görülebilir- mevcut puan hesaplama metodunun, sistemin gereksinimlerine tam olarak yanıt veremediği ortadadır. Önümüzdeki sezon için bu sıkıntılar değerlendirilmeli ve yeniden düzenlenmelidir. Bu konudaki nihai kararın antrenörler, hakemler, kulüp yetkilileri ve sporcuların bir araya gelmesiyle alınması elzemdir. Bu noktada herkesin temsil edilmesi, fikrinin alınması gerekiyor. Herkesi memnun etmek mümkün olmasa da, en azından karşılıklı diyalog ile bazı uygulamaların neden uygun olmadığı, neden yapılamayacağı izah edilebilir. Bu da genel olarak camianın en kilit noktalarında, sporcu, antrenör, hakem ve kulüp yetkililerinde farklı boyutta bir bilinçlenme yaratacaktır.

Bizim de burada yapmaya çalıştığımız zaten bundan daha fazlası değildir.

Yakında 4. Ayak sonuçları ve puan tablosu analiziyle görüşmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder