Geçtiğimiz hafta İzmir'de gerçekleşen TDSF Kulüplerarası Salsa Şampiyonası 3. Ayak yarışmasının skating raporları kamuoyuyla paylaşıldı. Çok istememe rağmen işlerimden dolayı maalesef yarışmayı izlemeye gidemedim. Ancak genel olarak sorunsuz geçtiğine dair yorumlar aldım. Önceki yarışmalarda akışla ilgili yaşanan aksaklıklar ve uygulamadaki hataların tekrar edip etmediğini görebilmek amacıyla skating raporunu inceledim. Altı çizilmesi gereken en önemli nokta, geçtiğimiz 2011 sonunda düzenlenen İstanbul ayağından bu yana C klasmandaki eleme turlarının ve elenecek çift sayısının bir türlü olması gereken makul seviyeye çekilememesidir. Her yarışmadan sonra eleştirdiğimiz ilk nokta 100'ün üzerinde çiftin katılımıyla gerçekleşen bu klasmandaki eleme yöntemi olmasına rağmen, işin doğrusu bir türlü uygulanamıyor. Şimdi bunu inceleyelim:
Skating raporunun bulunduğu sayfa:
http://www.tdsf.gov.tr/yarisma-sonuclari
Yarışmaya C klasmandan 105 çift katıldığını görüyoruz. Bu 105 çift (yaklaşık 10 heat belki daha fazla) arasından hakemler ilk turdaki heat'ler sonrasında 48 çifti 2. tura gönderiyorlar. Ardından kalan 57 çift (en az 6 heat) arasında "Redance" turu yapılıyor. Buraya kadar her şey normal. Ancak redance turunda 57 çift arasından 50 tanesi üst tıra çıkmaya hak kazanınca sıkıntı başlıyor. Zira 105 çiftten 98 çifte inmek için, yani sadece 7 çift elemek için haddinden fazla çaba ve zaman harcanmış oluyor. Redance uygulamasının ilk adımı olan 48 çiftin direkt üst tura seçilmesi doğru. Ancak "redance"in gerçekten bir anlam kazanması için kalan 57 çift arasından 24 çift seçilmelidir. Böylece 2. turda yarışacak toplam çift sayısı 98 değil, 72 olacaktır.
Yarışmanın 3. turundan itibaren C klasmanda işler yoluna girmiş. Sayı önce 98 çiftten 68'e, sonra sırasıyla her yarışmanın kutsal sayısı olan 48'e, 25'e, 12'ye ve finalde de 7 çifte düşürülmüş. Buralarda sıkıntı yaşanmamış. Ancak normal şartlarda olması gereken, 2. tura 68 çiftle çıkıp, 3. turda 48'e düşmeye çalışmak olmalıydı. Redance uygulaması maalesef doğru kullanılmadığından organizasyona fayda yerine zarar vermiş. Uygulamada yapılan hata ise Redance turunda hakemlere 57 çift arasından 40-41 çift seçmelerine yönelik verilen talimattan kaynaklanmaktadır. Skating raporunda her hakemin redance turunda verdikleri toplam "+" işaretlerini sayarsanız, 40-41 gibi bir rakama ulaşıyorsunuz. Haliyle 57 çiftin yer aldığı bir turda 9 hakemle 41 çift seçmeye çalışırsanız, eşitlikler sizi 50 çifti yukarı çıkarmaya da zorlayacaktır.
Bu sene daha önceki her yarışma sonrasında olduğu gibi tekrar ifade etmekte fayda görüyorum. Umarım bir dahaki yarışmada aynı hata yaşanmaz... Redance turu 105 çiftten 98'e inmek için kullanılmaz. Bu şekilde kullanırsanız fayda yerine zarar getirir. Redance çok sayıda çifti incelikle, titizlikle inceleybilmek, eleyebilmek için kullanılan bir yöntemdir. Redance'e katılan çiftlerin yarısını elemeniz gerekir ki 2. tur makul bir yerden devam edebilisin. Hatayı önceki yarışmalarda skating masasından gelen yanlış bilgilere yönelten yorumlar duydum daha önce. Ancak görülüyor ki skating masasında bir kabahat yok; en azından bu yarışmada... Hata Redance turunda 57 çift arasından 41 tane işaretleme talimatı verilmesindedir. Bu da zaten salsa branşındaki hakemlerin skating sistemiyle ilgili bilgi eksikliklerini ciddi şekilde ortaya koymaktadır. Onca seminerde hakemlerin bu yönde eğitilmesini sağlamayan federasyon görevlileri ve birimlerini de unutmamak lazım elbette...
Hakem Değerlendirmeleri ve Koreografisiz Finaller:
Bu sezon gözümüze çarpan bir diğer konu da, salsa yarışmalarında C ve B klasmanlarda final turlarında koreografi yapılmaması ve bunun hakem değerlendirmelerine yansıma şeklidir. Evet c klasmanda daha önce de koreografi yapılmıyordu ancak B klasmanda -ki içlerinde artık net bir şekilde A'da yarışması gereken çiftler var, bu da ayrı bir konu- bu koreografisiz final uygulaması bu sene hayata geçirildi.
Öncelikle salsada belirli bir seviyenin üzerinde kaliteye sahip çiftlerin aralarındaki farkı 2 dakikalık bir müzikte, çift başına 15 saniye düşecek şekilde görmeniz pek de kolay değil. Zira her zaman söylediğimiz gibi, salsada net kurallarr yok. Bırakın hataları, doğruları bile kural kitapçığınızda net bir şekilde tanımlamamış olduğunuzdan elinizde böylesine hızlı bir değerlendirme yapacak "malzeme" ve done yok. Bu yüzdendir ki geçtiğimiz yıllarda final öncesi turlarda bazı hakemlerden "+" alamamış olmasına rağmen, aynı hakemler tarafından final koreografisi sonrası ilk 3'e sokulan çiftler olabiliyordu. Bunu "freestyle'da etkilememiş olsa da final koreografisiyle herkesin gözüne girdi" gibi bir cümleyle izah edebilirsiniz. Çiftlerin freestyle ve koreografi performansları arasında ciddi farklar olabilir ne de olsa.
Fakat aynı durumu şu an geçerli kılacak bir ortam yok. Yeni sisteme göre finalde de freestyle dansedildiğinden, çiftlerin yarı-final ve final performansları arasında dramatik farklar olmasını beklemek yanlış olur. Böylesine bir farkı 15-20 dakikalık arayla salsa gibi kuralları belli olmayan bir dansta ortaya koymak da, hakem olarak görebilmek de neredeyse imkansızdır zaten. Hal böyleyken, bir hakemin yarı-finalde "+" vermediği bir çifte finalde 1, 2 veya 3.lük vermesi normal değildir. Cümleye dökecek olursak:
Yarı-finalde bir çifte "+" vermemek = "Bu çift ilk 6'ya girecek kadar iyi değil"
Finalde bir çifte 1, 2 veya 3 vermek = "Bu çift mutlaka ilk 3'te olmalıdır"
Böyle bir puanlama yapan hakeme sormak gerekir, "hangi söylemin doğru?" diye. Zira hakemin kendi puanlamalarında bir tutarsızlık yaşadığı aşikardır. Bunun nedenleri araştırılmalıdır. Objektif kurallardan bu denli yoksun, kararların tamamen kişisel beğeniyle ve herhangi bir sorumluluk duygusu hissetme gereksinimi olmadan verilebildiği bir ortamda, üzülerek söylüyorum ki, kötü niye ve kişisel kazançların öne çıkarılması fazlasıyla mümkündür.
Çözüm adına birden fazla yöntem önerebiliriz. Öncelikle salsanın acilen kurallaştırılması gerekiyor.. Hakemlerin net olarak referans alabilecekleri, yoruma katiyen açık olmayan kurallar getirilmeli. Mesela "24 çift ve üzerindeki katılımlarda redance uygulanabilir" cümlesi "24 çift ve üzerindeki katılımlarda redance uygulanır" haline getirilmelidir. Net, yoruma açık olmayan kurallar...
İkinci çözüm, tüm klasmanlarda final koreografisi uygulanmasıdır. Büyük bir sorun yaratacağını zannetmiyorum. Koreografi süresini 2 dakikayla sınırlamanız halinde C klasmanda ve B klasmanda toplam 30 dakikalık bir ek süre ihtiyacı doğacaktır. Bu da c klasmanda redance'in yanlış uygulanması sonucu kaybedilen süreye denk gelmektedir. Yani, redance'i doğru uygularsanız, C klasmandaki yarışmacılara da koreografi ile finalde yarışma heyecanını tattırabilirsiniz...
Üçüncü çözüm de şu an hakem komitesinde yer alan arkadaşlarımızın üzerinde çalıştıklarını düşündüğüm, hakem denetleme ve değerlendirme sistemini hayata geçirmektir. Her hakem verdiği her puanın ve işaretin büyük bir sorumluluk olduğunu bilmeli ve buna göre davranmalıdır. Yaptırımlar getirilmeli ve istisnasız uygulanmalıdır. Yakında bu konuda somut adımlar göreceğimizi düşünüyorum.
İzmir'deki yaırşmaya dair ilk etapta gördüğüm sıkıntılar bunlar. Yarışmayı yerinde izlemediğimden daha fazla detaya yer veremiyorum. Bu bilgiler de sadece skating raporuna istinaden görebildiklerim üzerinedir. Bu sebeple de son derece objektiftir.
Bu yazı "Sayfalarca yazı yazmanın kolay olduğunu" düşünüp, bunu dile getiren fakat o "kolayca" yazılan sayfaların ne anlattığına bir kez olsun dönüp bakmayan, "acaba ne diyor, haklı olabilir mi" diye düşünüp de aynaya bakmayacak kadar "kusursuz" olduğuna inanan insanlara ithaf edilmiştir. Bundan sonra da her ne koşulda olursa olsun ithaf edilmeye devam edecektir...
Sevgiler. EÖ !
28 Ocak 2013 Pazartesi
24 Ocak 2013 Perşembe
Bunu Siz İstediniz
TDSF Web Sitesi üzerinden Bursa'daki Kulüplerarası Salsa Yarışması'nın iptal edildiği açıklandı... Bu sezon bu 3. iptal, daha fazla bile olabilir. Sebep? Yok...
Yine gerekçe verilmeden yapılan bir yarışma iptali. Şimdi soruyorum, Genel Kurul'da bütçe maddesine gelindiğinde "bu bütçe neye göre planlandı? Yarışma sayısı ve yarışmaların birim maliyetleri (13000 TL) neye göre belirlendi? Yarışmaları kim düzenleyecek? Kulüpler ise, yarışmalar kulüplere nasıl dağıtılacak? İhale açılacak mı, yoksa geçen seneki gibi gayri resmi diyaloglarla mı dağıtılacak? Bu durum haksız rekabet yaratmaz mı?" diye sorduğumda "efendim bunlar standart konular, her zamanki şeyler" diyerek konu tartışılmadan, sorular cevaplandırılmadan ibraya sunan o günkü DİVAN BAŞKANI, şimdiki Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Necdet Basa ve yönetim kurulu bu "gerekçesiz" yarışma iptallerini nasıl izah ediyorlar? Delegelere o gün sorgusuz sualsiz ibra ettirilen bütçe planlaması ve şu anki gidişat arasında nasıl farklar vardır? Daha yılın ilk ayı bitmeden 3 yarışma iptalinin duyurulması, sezon genelinde bu bütçe planlamasını nasıl etkilemektedir?
Bir sözüm de o gün orada bulunan ve bu bütçe ibrasında sorduğumuz soruların cevapsız kalmasına rağmen, düşünmeden, "yahu ne oluyor hakikaten?" demeden robot gibi elini kaldırıp indiren ve her şeyi onaylayan, değerli kulüp delegeleri... Hala mı sorgulamıyorsunuz bunları? Hala mı düşünmüyorsunuz, niye iptal oluyor bu yarışmalar diye? Herkes hak ettiği şekilde yönetilir, demek ki siz de bu eyyam dolu, "ne şiş yansın, ne kebap" zihniyetine layıksınız. Sözüm o gün orada olup, defalarca söz alınmasına rağmen sorulan sorulara mantıklı cevap veremeyen yönetime, konuların konuşulmasına müsaade etmeden oldu bittiye getiren Divan'a rağmen, yine de kayıtsız şartsız elini kaldırıp, indiren delegeleredir. Bunu siz istediniz, kendi elleriniz, parmaklarınızla... Daha beterine de layıksınız, üzgünüm...
Son bir not: Bunca yıllık hukukçuların, hatta bir Profesörün başkanlık ettiği bir Divan'a şu tutanak yakışır mı? Bunu TDSF web sitesinden yayımlarken hiç mi utanıp sıkılmaz insan?Anlıyoruz, orada hzılı yazıyorsunuz yetişmek için konulara. İyi de yayımlamadan önce temize geçirin de okunabilsin bari. Şu an nasıl bir yönetim olduğunun aynasıdır bu belgenin bu şekilde yayımlanması.
http://www.tdsf.gov.tr/tdsf/ wp-content/uploads/2012/09/ Divan-Tutana%C4%9F%C4%B1.pdf
Yine gerekçe verilmeden yapılan bir yarışma iptali. Şimdi soruyorum, Genel Kurul'da bütçe maddesine gelindiğinde "bu bütçe neye göre planlandı? Yarışma sayısı ve yarışmaların birim maliyetleri (13000 TL) neye göre belirlendi? Yarışmaları kim düzenleyecek? Kulüpler ise, yarışmalar kulüplere nasıl dağıtılacak? İhale açılacak mı, yoksa geçen seneki gibi gayri resmi diyaloglarla mı dağıtılacak? Bu durum haksız rekabet yaratmaz mı?" diye sorduğumda "efendim bunlar standart konular, her zamanki şeyler" diyerek konu tartışılmadan, sorular cevaplandırılmadan ibraya sunan o günkü DİVAN BAŞKANI, şimdiki Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Necdet Basa ve yönetim kurulu bu "gerekçesiz" yarışma iptallerini nasıl izah ediyorlar? Delegelere o gün sorgusuz sualsiz ibra ettirilen bütçe planlaması ve şu anki gidişat arasında nasıl farklar vardır? Daha yılın ilk ayı bitmeden 3 yarışma iptalinin duyurulması, sezon genelinde bu bütçe planlamasını nasıl etkilemektedir?
Bir sözüm de o gün orada bulunan ve bu bütçe ibrasında sorduğumuz soruların cevapsız kalmasına rağmen, düşünmeden, "yahu ne oluyor hakikaten?" demeden robot gibi elini kaldırıp indiren ve her şeyi onaylayan, değerli kulüp delegeleri... Hala mı sorgulamıyorsunuz bunları? Hala mı düşünmüyorsunuz, niye iptal oluyor bu yarışmalar diye? Herkes hak ettiği şekilde yönetilir, demek ki siz de bu eyyam dolu, "ne şiş yansın, ne kebap" zihniyetine layıksınız. Sözüm o gün orada olup, defalarca söz alınmasına rağmen sorulan sorulara mantıklı cevap veremeyen yönetime, konuların konuşulmasına müsaade etmeden oldu bittiye getiren Divan'a rağmen, yine de kayıtsız şartsız elini kaldırıp, indiren delegeleredir. Bunu siz istediniz, kendi elleriniz, parmaklarınızla... Daha beterine de layıksınız, üzgünüm...
Son bir not: Bunca yıllık hukukçuların, hatta bir Profesörün başkanlık ettiği bir Divan'a şu tutanak yakışır mı? Bunu TDSF web sitesinden yayımlarken hiç mi utanıp sıkılmaz insan?Anlıyoruz, orada hzılı yazıyorsunuz yetişmek için konulara. İyi de yayımlamadan önce temize geçirin de okunabilsin bari. Şu an nasıl bir yönetim olduğunun aynasıdır bu belgenin bu şekilde yayımlanması.
http://www.tdsf.gov.tr/tdsf/
Kimlik İmha Silahı: Televizyon
"This instrument (Television) can teach, it can illuminate; yes, and it can even inspire. But it can do so only to the extent that humans are determined to use it to those ends. Otherwise it is merely wires and lights in a box. There is a great and perhaps decisive battle to be fought against ignorance, intolerance and indifference. This weapon of television could be useful." - Edward R. Murrow (CBS Network), 1958
Ülkemizin son 10 yılına damga vuran Ergenekonlar, Balyozlar ve benzeri her şey 50'lerde Senatör MacCarthy'nin A.B.D'de komünizme karşı sürdürdüğü "cadı avının" tıpatıp benzeridir. Kanıtsız, şahitsiz suçlamalar ve kelime oyunlarıyla saptırılan gerçekler, yönlendirilen algılar... Hepsi Türkiye'de de oldu, oluyor. Fark şu ki, komünizm gibi dönemin en hassas ve ucunda vatan haini ilan edilme riski taşıyan konusu üzerinde bile medyada birileri çıkıp Senatör McCarthy'e meydan okuyabilmiş. Medyanın, bilhassa televizyonun bugüne kıyasla çok daha etkisiz olduğu bir dönemde konular tek tek en ince detayına kadar takip edilmiş ve "cadı" ilan edilmek pahasına haksızlıklarla savaşılmış. Komünizm ve kapitalizm arasındaki fikir savaşının ve kitle imha silahlarının gölgesinde, "Dünya'nın sonuna" her zamankinden (bugünden bile) daha yakın yaşayan bu insanlar, kendi ahlaki değerlerinin ezilmesine, sindirilmesine izin vermemiş. Siyasetin televizyonu bir çeşit "toplu kimlik imha silahı" haline getirmesine müsaade etmemiş. Bizde ise korkular, kişisel kaygılar tüm mesleki ve ahlaki değerleri yerle bir etmiş, kamuoyu tepkisizleştirilmiş, uyutulmuş durumda... Bir şeyleri değiştirmek için nereden başlamak lazım diye düşüneceksek, Murrow'un bu sözlerini iyi incelemek, medyanın ve başta televizyonun ne anlama geldiğini tekrar irdelemek gerekiyor:
Cehalet ve ilgisizliğe karşı verilen savaşta kullanılacak güçlü bir silah mıdır televizyon, yoksa her geçen gün duvarımızda ve dolayısıyla aklımızda daha büyük yer kaplayan, anlamsız bir kablo yığını ve ışık panosu mudur? Buna sanırım insanlar olarak, biz karar vereceğiz...
(Murrow'un konuşmasının tamamı için: http://www.turnoffyourtv.com/ commentary/hiddenagenda/ murrow.html
veya
Good Night and good luck izleyin
http://www.imdb.com/title/ tt0433383/)
Ülkemizin son 10 yılına damga vuran Ergenekonlar, Balyozlar ve benzeri her şey 50'lerde Senatör MacCarthy'nin A.B.D'de komünizme karşı sürdürdüğü "cadı avının" tıpatıp benzeridir. Kanıtsız, şahitsiz suçlamalar ve kelime oyunlarıyla saptırılan gerçekler, yönlendirilen algılar... Hepsi Türkiye'de de oldu, oluyor. Fark şu ki, komünizm gibi dönemin en hassas ve ucunda vatan haini ilan edilme riski taşıyan konusu üzerinde bile medyada birileri çıkıp Senatör McCarthy'e meydan okuyabilmiş. Medyanın, bilhassa televizyonun bugüne kıyasla çok daha etkisiz olduğu bir dönemde konular tek tek en ince detayına kadar takip edilmiş ve "cadı" ilan edilmek pahasına haksızlıklarla savaşılmış. Komünizm ve kapitalizm arasındaki fikir savaşının ve kitle imha silahlarının gölgesinde, "Dünya'nın sonuna" her zamankinden (bugünden bile) daha yakın yaşayan bu insanlar, kendi ahlaki değerlerinin ezilmesine, sindirilmesine izin vermemiş. Siyasetin televizyonu bir çeşit "toplu kimlik imha silahı" haline getirmesine müsaade etmemiş. Bizde ise korkular, kişisel kaygılar tüm mesleki ve ahlaki değerleri yerle bir etmiş, kamuoyu tepkisizleştirilmiş, uyutulmuş durumda... Bir şeyleri değiştirmek için nereden başlamak lazım diye düşüneceksek, Murrow'un bu sözlerini iyi incelemek, medyanın ve başta televizyonun ne anlama geldiğini tekrar irdelemek gerekiyor:
Cehalet ve ilgisizliğe karşı verilen savaşta kullanılacak güçlü bir silah mıdır televizyon, yoksa her geçen gün duvarımızda ve dolayısıyla aklımızda daha büyük yer kaplayan, anlamsız bir kablo yığını ve ışık panosu mudur? Buna sanırım insanlar olarak, biz karar vereceğiz...
(Murrow'un konuşmasının tamamı için: http://www.turnoffyourtv.com/
veya
Good Night and good luck izleyin
http://www.imdb.com/title/
16 Ocak 2013 Çarşamba
Spor Federasyonlarında Talimatname Nasıl Yazılmaz?
Sorumuzun cevabı yukarıdaki adreste yeni açıklanan SALSA YARIŞMA TALİMATI'nda yer almaktadır. Okullarda bir spor branşı talimatnamesi nasıl hazırlanmamalı diye bir ders olsa, orada örnek olarak okutulacak kadar yetersiz bir talimatname maalesef.
Her yarışmada ayrı talimatlar, kurallar uygulama geleneği yine değişmemiş. Sezon başında tek bir talimat açıklanması ve bunun sezon boyunca uygulanması gerekirken ve bu durum defalarca dile getirilmişken, bu hatadan hala dönülmüyor olması ve her yarışmaya yeni kurallar getirilmesi son derece önemli bir sorundur.
Madde madde ilerleyerek bu talimatnamedeki, bir talimatnamede bulunmaması gereken çelişkiler, ifade eksikliklerine değineceğim. Maalesef Salsa Teknik Komitesi bu branşı daha objektif değerlendirmelerin yapılabileceği, farklı yorumlamalar sebebiyle oluşan tartışmalardan arınmış bir hale getirecek kurallar silsilesini oluşturma konusunda eksik kalmaktadır. Konuya her zaman olduğu gibi bireysel yorumlarla yaklaşılmış ve bu tip talimatların olmazsa olmazı diyebileceğimiz evrensel sportif bakış açısı hiç değerlendirilmemiştir. İnceleyelim:
Önce talimatta geçen ibareyi kullanıyor, akabinde parantez içerisinde yorumumu aktarıyor olacağım…
2012-2013 Salsa Türkiye Şampiyonasına ait figür tanımlamaları, 2012-2013 Salsa Yarışma Talimatı Madde-4 te belirtildiği üzere uygulanacaktır. (Bu talimat tam olarak nerede yayımlanmıştır? Bu kadar önemli bir konunun TDSF internet sitesinin sabit kurallar bölümü olan MEVZUATLAR bölümünde yer almıyor olması nasıl açıklanabilir? Sporcular ve antrenörler nasıl bulamadıkları bir şeyi referans alacaklar?)
TDSF Ulusal yarışmalarında 24 çift ve üstü katılım olduğunda re-dance uygulanabilir. (Uygulanabilir ifadesi ucu açık bir ibaredir. Bakınız Dans Sporu Kural Kitapçığı bu konuda net bir şekilde “24 çift üzerinde redance UYGULANIR” ifadesine yer veriyor. Uygulanabilir gibi, neye göre karar verileceği belli olmayan açık bir ifade “kural” olamaz. Bu ancak şu anlama gelir: “24 çiftten az katılım varsa redance uygulanamaz!”. Eh bunu da herhalde belirtmenin bir anlamı yok değil mi? Yani herhalde TDSF salsa branşındaki hakemler ve ilgili herkes 24 çiftten az katılım olan bir yarışmada redance uygulamanın son derece gereksiz ve anlamsız olduğunu biliyordur diye umuyorum? O halde bunu belirtmenin ne anlamı var? Yok eğer redance yapılıp yapılmayacağına başhakem karar verecekse, o zaman bu bir kural değildir… Neye göre karar verecek, kriterler nelerdir, bunların da belirtilmesi gerekir. Daha doğrusu bu ibarenin kural olabilmesi için, 24 çift ve üzerinde ki katılımlarda “REDANCE UYGULANIR” ibaresi kullanılmalıdır.)
Final turu, minikler, yıldızlar, gençler ve büyükler yaş kategorisinde 6, yetişkinler yaş kategorisinde 10 çiften oluşmaktadır. Ancak bu sayı eşitlik vb durumlardan dolayı artabilir – azalabilir. (SKATING programının kullanılacağı ifade edilen final derecelendirmelerinde 10 çiftle nasıl bir sıralama yapılacak, SKATING programı 10 çiftle final puanlarının girilmesine izin verecek mi? Bu konular araştırıldı mı, skating programını kullanmayı bilen kişilere danışıldı mı karar aşamasında? Zira son dönemde salsa yarışmalarında skating işletimi konusunda nasıl sorunlar yaşandığını biliyoruz, dolayısıyla salsa branşında skating konusunda ciddi bir bilgi eksikliği olduğunu söyleyebiliriz. Buradan hareketle eğer doğru bilgiler alınmadan bu karara varıldıysa ileride ciddi sıkıntılar yaşanabileceğini söylememiz yanlış olmaz.)
Final turunda yarışacak çift sayısı baş hakemin nihai kararına bağlıdır. (Yarışmadan önce belirlenmesi gerekmiyor mu bu sayının? Başhakemin insiyatifine saygı duymakla beraber, bu ibare de başhakeme sınırsız yetki vermektedir ve bu her sporda tehlikelidir. Tıpkı dans sporu branşında olduğu gibi finalin belirli sayıda çiftle yapılacağı, eşitlik halinde bu sayının bir çift artabileceği, ancak 2 veya daha fazla çiftin eklenmesini gerektiren eşitliklerde alternatif çözümlere gidileceği (gidilebileceği değil, net bir şekilde gidileceği) ve bu çözümlerin neler olduğu ifade edilmelidir. Kural kitapçıklarında ve talimatlarda “tanımsız ibare” kullanılmamalıdır. Kullandığınız her ibareyi tanımlamalısınız, ancak bu şekilde kişisel yorumdan uzaklaşarak, herkesin aynı şekilde okuyup anladığı bir kurallar dizisi yaratabilirsiniz.
Yarışma – salon yönetmeni heat lere çıkacak sporcuların takibi ile sorumludur. Bu sorumluluğu baş hakem ile koordineli çalışarak yerine getirir. Sahaya çıkacak sporcu çiftlerin sayısını kontrol etmek baş hakemin ve salon yönetmeninin takibindedir. Herhangi bir durumda sahadaki sporcuların eksik olduğu görülürse, baş hakem bu durum hakkında bilgi sahibi olmak için 3 kez anons yaptırır. Ardından sporcu çiftin yada sporcunun geri dönütüne göre heat i başlatır. Başhakemin kararı belirtilen sıralama uygulanması halinde nihaidir. (Bu ibarelerin son yarışmada yaşanan bazı olaylar neticesinde buraya eklendiği çok net bir şekilde görülmektedir. Bu belki ilgili komitelerin reaksiyon göstermesi açısından iyi bir hamle olarak değerlendirilebilir. Ancak gidilen yön son derece yanlıştır maalesef. Yani bu olaydan da ders alınmamış hatta daha kötüsü, alınması gerekenin tam tersi yönde ders alınmış olması gerçekten üzücüdür. Yıllardır yarışmaların daha kaliteli olmasının, salsanın “sporlaşması” üzerinden gerçekleşebileceğini söylüyoruz. Bu da ancak yarışmacıların “sporcu” haline gelmeleriyle mümkün olabilir. Yani siz piste çıkacak çiftleri tek tek sayma görevini o yarışmada görev alan birilerine ihale ederseniz, zaten sporcu disipliniyle uzaktan yakından alakası olmayan bu yarışmacılar “nasıl olsa bize haber verecekler” diye düşünerek iyice gevşeyeceklerdir. Kaldı ki 300 çiftin katıldığı bir yarışmada bu kadar insanı takip etmek ve kontrol altında tutmak, bütçesiz yapılan 10 kişinin zar zor çalıştığı, kısıtlı insan gücünün kullanıldığı organizasyonlar son derece zordur. Yapan bilir, Evren Hanım ve ekibine kolaylıklar diliyorum yeri gelmişken. Bir de bu vazifeyi hakemlere, başhakeme, yarışma yönetmeni ve ekibine eklerseniz, o yarışma sabaha kadar bitmez… Kaldı ki bu durum tamamen sporcuyu savunan, hakemi ve organizasyonu sporcunun insiyatifine bırakan bir kural olarak tanımlanmıştır. Oysa çok net bir şekilde tüm spor branşlarında olduğu gibi, “sporcu kendi sırasını takip etmekle yükümlüdür”. TDSF gibi bir devlet kurumunun “insan hakları mahkemesine verilmek” gibi komik ve anlamsız kuru tehditler üzerine bu derece anlamsız ve kendi organizasyonunu köşeye sıkıştıran bir kural yayımlaması son derece düşündürücüdür.
Her durumda sporcu çiftler heat lerini takip etmek yükümlülüğündedir. (Önceki maddeyi uyguladıktan sonra bu ibarenin en ufak bir anlamı ve değeri yoktur. Eğer sporcular kendi heat’lerini takip etmek zorundaysa, önceki madde anlamsızdır. Yok eğer o geçerliyse, hiçbir sporcu kendi heat’ini takip etmekle yükümlü değildir. Bu tamamen organizasyon ve başhakemin görevidir. Başhakem ve ilgili ekiplerin salon içerisinde dört dönerek sporcuların peşinden koşması gerekmektedir. Yine talimatlarda kullanılamayacak derecede birbiriyle çelişen ve anlamlarını yok kılan iki maddenin arka arkaya sıralandığını görüyoruz böylelikle.
Sporcular yarışma
guruplarını ve yarışma zamanlarını yarışma komitesinin, yarışma tesisinde ilan
edeceği materyal veya anonslardan takip ederek öğrenmek yükümlülüğündedir (Bu maddeyi her ne kadar organizasyonun işini kolaylaştırması ve
esneklik sağlıyor olması açısından mantıklı bulsam da, halen yarışma öncesinde
net bir şekilde bu bilgilerin internet sitesi üzerinden duyurulamıyor olması,
böyle bir sistemin oluşturulamaması bana önemli bir eksiklik olarak
gözükmektedir.
Yarışmacıların sayısı ve
süre göz önünde bulundurularak Heatlerde yarışacak sporcu sayısı, müziklerin
süresi, Re dance ve Hope dance olup olmayacağı gibi hususlar başhakemin
insiyatifindedir. Katılımcı çift sayısına göre yarışma formatı, Salsa Kural
Kitapçığında belirtilen şekilde uygulanacaktır.
(Başhakemlere de verilen insiyatiflerin kurallandırılması gerekir. Başhakemlerin de neye göre insiyatif kullanacakları, karar verecekleri belirlenmelidir. Aksi taktirde her başhakem aynı konuda farklı karar alabilir, bu da standarttan uzaklaşılmasını ve haksızlıklar oluşmasını sağlar. Ayrıca SALSA KURAL KİTAPÇIĞI diye bir kitapçık TDSF internet sitesi MEVZUATLAR bölümünde yayımlı değildir. Dolayısıyla geçersiz bir referanstır ve bu talimatın da ilgili maddesini anlamsız kılmaktadır.)
(Başhakemlere de verilen insiyatiflerin kurallandırılması gerekir. Başhakemlerin de neye göre insiyatif kullanacakları, karar verecekleri belirlenmelidir. Aksi taktirde her başhakem aynı konuda farklı karar alabilir, bu da standarttan uzaklaşılmasını ve haksızlıklar oluşmasını sağlar. Ayrıca SALSA KURAL KİTAPÇIĞI diye bir kitapçık TDSF internet sitesi MEVZUATLAR bölümünde yayımlı değildir. Dolayısıyla geçersiz bir referanstır ve bu talimatın da ilgili maddesini anlamsız kılmaktadır.)
Sporcular Eleme turları
esnasında, zorunlu kalırlarsa Başhakemin bilgisi dahilinde kostüm
değiştirebilirler. (“Zorunlu” haller tanımlanmalıdır. Hangi
hallerin zorunlu olduğu, örneklerle ifade edilmelidir. Aksi taktirde “zorunlu”
ibaresi kişiden kişiye fark gösterebilir. Subjektiftir. Kural olması için
objektif hale gelmelidir.)
Başhakemin kararı nihaidir. (Hangi konuda? Başhakeme ortada kural, kriter olmadan bu kadar yetki
verilmesi ne kadar doğrudur? Özellikle de antrenörlerin ve hatta komite
başkanlarının bile hakemleri yönlendirmeye çalıştığı bir ortamda, başhakeme
kayıtsız şartsız, denetlemesiz bu denli yetki verilmesi ne kadar mantıklıdır? )
TDSF
Salsa Puantaj Sistemi 2012-2013 Salsa Yarışma Talimatı Madde-11 de detaylı
şekilde açıklanmaktadır. (Bu dosya nerede yayımlanmıştır? Hangi dosyanın,
hangi maddesine referans gösterilmektedir? Böyle bir dosya TDSF internet sitesi
MEVZUATLAR bölümünde yer almamaktadır. Geçersiz referanstır.)
Isınma turlarında herhangi
bir değerlendirme hakemler tarafından yapılmamaktadır. Toplu danslar ile ısınma
turları birbirine karıştırılmamalıdır. Toplu danslarda hakemler değerlendirme
yapabilmektedirler. Sporcular hakkında son kararı vermesi açısından toplu
danslar kimi zaman oldukça önem taşımaktadır. Bu durum her toplu dansta
hakemlerin değerlendirme yaptığını belirtmez. Toplu danslar, birbirine çok
yakın performans sergileyen sporcular açısından karar vermekte zorlanan
hakemler açısından önem taşımaktadır ( Toplu
dansların değerlendirilmeye dahil edilmesi öncelikle sporcu sağlığı açısından,
ardından da yarışma değerlendirme prensipleri açısından son derece
sakıncalıdır. 100 çiftin katıldığı bir C klasman yarışmasında 200 kişinin aynı
anda pistte yer aldığını görüyoruz. Bu kalabalıkta her türlü darbe alınabilir,
her türlü sakatlık ortaya çıkabilir. Böyle bir durumda sigortası dahi olmayan
bu sporcuların durumunun sorumlusu kim olacaktır? Sorumluluğu kim alacaktır?
Tüm spor dallarında sporcu sağlığı ilk planda gelirken, bu branşta neden
anlamsız yere sporcuların sağlıkları
riske edilmektedir? Toplu danslar değerlendirmeleri bu kadar çok mu
etkilemektedir? Değerlendirelim:
24 çift ve daha fazla katılım olduğunda re-dance uygulanmasını salık veren bir kural var aynı talimatnamede. Yani 24 çiftin üzerindeki katılımlarda değerlendirmeyi daha sağlıklı kılmak için sporcuların 4-5 heat’e bölünmesini yeterli bulmayıp, bazı sporcuları iki kere izlemeyi öneren, evrensel olarak tüm dans yarışmalarında uygulanan bir kural. Yani değerlendirme kalitesini arttırıp, daha net ve gerçekçi sonuçlar alınabilmesi adına bir çözümdür REDANCE. Hal böyleyken, “yani 24 çift ve üzerine redance uygulayalım, ne olur ne olmaz, gözden kaçırmayalım kimseyi aman belli olmaz” diyen bu talimatname, bir yandan da “100 çifti aynı anda sahneye çıkartırız, hepsini de istisnasız görür ve değerlendiririz, çok da faydalı olur bu toplu dans, değerlendirmemizde önemli de bir yeri olur” mu diyor? Madem 100 çifti bile aynı anda piste aldığınızda çok güzel değerlendirebiliyorsunuz, o halde neden 24 çift ve üzerine redance uygulayabiliriz diyorsunuz? Alın 24 çifti de bir kerede, bitsin iş. Ya da madem toplu dans bu kadar önemli, o halde niye 10 heat’e bölüyorsunuz sonrasında ayrı ayrı izlemek için?
24 çift ve daha fazla katılım olduğunda re-dance uygulanmasını salık veren bir kural var aynı talimatnamede. Yani 24 çiftin üzerindeki katılımlarda değerlendirmeyi daha sağlıklı kılmak için sporcuların 4-5 heat’e bölünmesini yeterli bulmayıp, bazı sporcuları iki kere izlemeyi öneren, evrensel olarak tüm dans yarışmalarında uygulanan bir kural. Yani değerlendirme kalitesini arttırıp, daha net ve gerçekçi sonuçlar alınabilmesi adına bir çözümdür REDANCE. Hal böyleyken, “yani 24 çift ve üzerine redance uygulayalım, ne olur ne olmaz, gözden kaçırmayalım kimseyi aman belli olmaz” diyen bu talimatname, bir yandan da “100 çifti aynı anda sahneye çıkartırız, hepsini de istisnasız görür ve değerlendiririz, çok da faydalı olur bu toplu dans, değerlendirmemizde önemli de bir yeri olur” mu diyor? Madem 100 çifti bile aynı anda piste aldığınızda çok güzel değerlendirebiliyorsunuz, o halde neden 24 çift ve üzerine redance uygulayabiliriz diyorsunuz? Alın 24 çifti de bir kerede, bitsin iş. Ya da madem toplu dans bu kadar önemli, o halde niye 10 heat’e bölüyorsunuz sonrasında ayrı ayrı izlemek için?
Salsadaki en gereksiz, en anlamsız uygulama toplu dans uygulamasıdır.
Uzun saatler bekleyip soğuyan A klasman sporcularına yönelik bir ısınma olarak
uygulanması haricinde en ufak bir fayda sağlamayacaktır, ki o aşamada da
değerlendirme yapılması, zaten tüm çiftler heat olarak ve tek tek
izleneceğinden son derece gereksizdir.
“O kadar çift, yüzlerce insan gelmişler yarışmaya, 2 dakikada işlerini
bitirip gitsinler istemedik, biraz daha uzun dansetsinler istedik” gibi bir
argüman da minikler, yıldızlar seviyesinde kabul edilebilir olsa da yetişkinler
seviyesindeki bir spor müsabakasında değil ancak ve ancak müsamerelerde geçerli kabul edilebilir.)
Yarışmada uygunsuz davranışlarda bulunanlar hakkında düzenlenecek raporlar doğrultusunda, disiplin talimatnamesi gereği işlem yapılır. (Uygunsuz davranış nedir? Neye uygunsuz denir, uygun olan nedir? Bunlar kişiden kişiye değişen değerlerdir. Bırakın yarışmayı, yolda yürürken, bir yerde otururken bile sizin son derece normal bir hareketinize "uygunsuz" diyebilecek birileri çıkabilir. O halde bunları standart haline çevirmek, "kurallaştırmak" gerekir. Uygunsuz hareketleri, davranışları tanımlamaksızın böyle bir talimata bu maddeyi eklerseniz, kişilerin bu kuralı suistimal etmelerinin önüne geçemezsiniz. Şu an aramızda katiyen olmamasına rağmen (!) yarın bir gün kötü niyetli ve kendi kulübünün çıkarlarını hakemlik mertebesinin önünde tutan bir hakem gelip de başka bir okulun sporcusu veya antrenörü için kendince uygunsuz olduğunu iddia ettiği bir hareketten dolayı ithamda bulunursa, nasıl kalkacaksınız altından? Bunu nasıl denetleyeceksiniz? Disiplin talimatnamesindeki eksik ve açıklara zaten hiç girmiyorum, o bambaşka bir hikaye.
SONUÇ:
İlgili talimat gerek teknik, gerek içerik olarak son derece yetersiz
bir şekilde hazırlanmış olup, bu haliyle son derece ciddi şekilde suiistimal edilebilecek
açıklarla doludur. Talimatı hazırlayan SALSA TEKNİK KOMİTE’deki arkadaşlarımız
kusura bakmasınlar ama bu talimat “spor talimatı” kavramı açısından
değerlendirildiğinde gerçekten son derece komiktir. Zaten meselenin özü de
maalesef bu komitedeki arkadaşlarımızın
olaya “spor branşı” olarak değil, sosyal dans olarak bakmalarından
kaynaklanmaktadır. Bu durumun TDSF yönetiminin geneline sirayet etmediğini
umuyor ve gerekli hamlelerin yapılmasını ümit ediyorum. Elbette eğer kişilerin insiyatiflerinden ziyade belli bir sistem çerçevesinde, hakkaniyet içerisinde cereyan eden yarışmalar yapılmasını istiyorlarsa...
Saygılarımla,
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)