Türkiye Dans Sporları Federasyonu Disiplin Kurulu kararıyla 13 Ocak 2014 tarihinde duyurulan, şahsımla ilgili cezanın, orijinal tebligatı, kişisel savunmam ve alınan kararlar sırasıyla aşağıdaki gibidir.
A. Tebligat:
Bilhassa 2. maddeye dikkatinizi çekerim.
B. Savunma: (Görsel olamayacak kadar büyük olduğundan metnin tamamını paylaşıyorum. Koyu renkle yazılan ve 4. maddeden itibaren başlayan kısım madde madde savunmaya dahildir. Değerli dostum Av. Çağrı Beğ Güner'e de yeri gelmişken bu konudaki desteğinden dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunarım. )
TÜRKİYE DANS SPORLARI FEDERASYONU
SAYIN BAŞKANLIĞI'NA
Spor
Genel Müdürlüğü Ek Hizmet Binası, Süleyman Sırrı Sok. No:3 K:7
(06440)
Yenişehir/ANKARA
İLGİ : 13.11.2013
tarihli TDSF/911 sayılı yazınız.
SAVUNMADA
BULUNAN : Erdem ÖZKAN (T.C. Kim.
no:??????)
ADRES :
Ümraniye-İSTANBUL
KONU : Yazılı
savunmamın bildirilmesinden ibarettir.
SAVUNMAM :
1-
Sayın Başkanlığınızın ilgi sayılı yazısıyla, facebook üzerinden Federasyon
Başkanı hakkında yaptığım iddia edilen eleştiriler sebebiyle, Federasyon
Disiplin Talimatı'nın "Disiplin Suçları ve Cezaları" başlıklı 11.
maddesinin, "Hakaret ve Sövme" başlıklı 4. fıkrası ve aynı talimatın
18. maddesi gereğince yazılı savunmam istenmiştir. İşbu yazınız yukarıdaki
adresime usule aykırı şekilde imzam ve haberim olmaksızın bırakılmıştır. Bahsi
geçen eleştiri yazısında hakkımda soruşturma açılmasını gerektirir hiçbir
kusurlu davranışım, hukuka aykırı eylemim bulunmamaktadır. Bunun tespiti için
ilgili mevzuat, konuyla ilintili Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Yargıtay Hukuk
Dairesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve de ayrıntılı savunmam
incelendiğinde haklılığım ortaya çıkacaktır. Şöyle ki;
2-
Federasyon Disiplin Talimatı'nın "Disiplin Suçları ve Cezaları"
başlıklı 11. maddesinin 4. fıkrasında: "Hakaret ve sövme : Federasyonun çalışma yöntem ve esaslarına veya
mensubuna ve sporculara, teknik ve idari personele, hakem ve gözlemcilere,
huzurunda veya gıyabında, yazılı, sözlü, fiilen veya yayın yolu ile hakaret
eden kimse, işlenen suçun ağırlığına göre onbeş günden bir yıla kadar
yarışmalardan men veya o kadar süre ile hak mahrumiyeti cezası ve bin Türk
Lirasına kadar para cezası ile cezalandırılır. Sövme fiilini işlerse, ceza bir
aydan başlar. Hakaret ve sövmenin basın yolu ile yapılması veya protokol
tribününde yapılması veya internet sitelerinde yapılması cezanın artırma
sebebidir." hükmü yer almaktadır. Bu maddede Federasyonun ya da
yetkililerin eleştirilemeyeceğine dair bir hüküm yoktur. Hakaret ve Sövmenin de
tanımı yapılmamıştır. Türk Ceza Kanunu'na göre Hakaret; bir kimseye onur, şeref
ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat
etmek, Sövmek ise sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına
saldırmaktır. Soruşturma konusu eleştiri yazısında Federasyon ya da herhangi
bir federasyon yetkilisi hakkında bu tanıma uyan herhangi bir hakaret veya
sövme bulunmayıp, söz konusu yazı tamamen ifade özgürlüğü kapsamında
değerlendirilmesi gereken bir yazıdır. Zira;
3-
Anayasamızın "Düşünce ve kanaat
hürriyeti" başlıklı 25. maddesine göre: "Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla
olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve
kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz." "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti"
Başlıklı 26. maddesine göre: "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,
resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar..." "Sporun geliştirilmesi ve tahkim"
başlıklı 59. maddesine göre: "Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının
beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere
yayılmasını teşvik eder. Devlet başarılı sporcuyu korur. Spor federasyonlarının
spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak
zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu
kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz." hükmü
bulunmaktadır. -Hakkımda başlatılan soruşturma sonucunda, mağduriyetime meydan
verilmesi halinde, iç hukuk yollarını tüketip Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne
başvurma ve tazminat haklarımı saklı tutarım.- Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'nin "İfade Özgürlüğü" başlıklı 10. maddesi şöyledir:
"Herkes ifade özgürlüğü hakkına
sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları
gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme
özgürlüğünü de kapsar." Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, incelediği
davalarda ulusal makamların, rahatsız ve şok edici düşüncelerin dahi ifade
özgürlüğü kapsamında korunması gerektiği görüşündedir. Demokratik bir toplumda
farklı düşüncelerin varlığı, çoğulcu demokrasi için zorunlu ve vazgeçilmezdir.
Yüce Yargıtay'ımız da benzer
görüştedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2001/9-132 Esas, 2001/155 Karar
sayılı 03.07.2001 tarihli kararı şöyledir: "...Demokratik bir hukuk
devletinde, kamu görevini üstlenenleri denetlemek, faaliyetlerini
değerlendirmek ve eleştirmek kaynağını Anayasa'dan alan düşünceyi açıklama
özgürlüğünün sonucudur... Bir eylemin hukuk düzeni tarafından cezalandırılması
ancak onu hukuka uygun kılan diğer bir anlatımla hukuka aykırılığı ortadan
kaldırmayan bir nedenin bulunmasına bağlıdır. Bu bağlamda hakaret ve sövme
suçlarında hukuka uygunluk nedenlerinden birini oluşturan ve düşünceyi açıklama
ve yayma özgürlüğünün vasıtalarından olan eleştiri hakkı üzerinde durulmalıdır.
İfade özgürlüğü sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya
ilgilenilmeye değmez görülen haber ve düşünceler için değil, devletin veya
nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, onları rahatsız eden haber ve düşünceler
için de uygulanır. Bu demokratik toplum düzenin ve çoğulculuğun gereğidir.
Eleştiri de kaynağını bu özgürlükten alır, eleştirinin doğasından kaynaklanan
sertlik suç oluşturmaz, eleştiri övgü olmadığına göre, sert, kırıcı ve
incitici olması da doğaldır... İnceleme konusu somut olayda; Türk Metal İş
Sendikası Genel Başkanı olan sanık 30.1.2000 tarihli genel kurul toplantısında,
ülkenin gündemiyle ilgili çeşitli konularda görüşlerini açıklamış, hizbullah
olaylarında yetkililerin aczini kast ederek, "Ben bir Türk vatandaşı
olarak bu ülkeyi yönetenlere soruyorum, bu kadar insan kesilip yere gömülüyor,
sizin istihbaratınız MİT'iniz nerede? şeklinde yönetenlere tepki göstermiş,
akabinde ülkenin bu zor durumda olmasının tek nedeninin ülkeyi uzun yıllar Başbakan
olarak yöneten ve halen de Cumhurbaşkanı olan S. Demirel olduğunu öne sürerek,
parlamentonun onun görev süresinin uzatılması veya ikinci kez seçilmesini
sağlamak yönünde Anayasa da değişiklik yapılmasına yönelik çalışmalarına tepki
olarak; "hala çıkıp toplumun karşısına konuşabiliyorsan, hala o insanlarda
seni alkışlayabiliyorsa bizim diyeceğimiz bir şey yok, seni de Cumhurbaşkanı
seçerlerse o parlamentonun Allah belasını versin ne diyeyim." şeklindeki
sözleri sarf etmiştir. Sarf edilen "Allah belasını versin" sözleri
tanrısal ceza dileme, beddua anlamında olup, tahkir ve tezyif içerdiğinden söz edilemez...
Genel hakaret ve sövme suçlarında olduğu gibi Cumhurbaşkanına hakaret ve sövme
suçunun oluşması için; onun sosyal değeri konusunda kendisinin veya toplumun
sahip olduğu düşünce ve duyguları sarsıcı fiil veya sıfatlar isnat veya izafe
edilmelidir. Ne tür hareketlerin şeref ve itibarı ihlal edici olduğu, toplumda
hakim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre belirlenmelidir, bunu tayinde ölçü
bireyin özel duyarlılığı değildir, bu itibarla basit bir saygısızlık hakaret ve
sövme olarak nitelendirilemez. Devletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanlığı
makamı da özgürlükçü parlamenter rejimlerde diğer anayasal ve yasal kurumların
konumu gibi eleştiriye açıktır. Bu açıklamalar ışığında sanığın Cumhurbaşkanına
yönelik olarak söylediği, "bir gel o şapkanı alıp kafana nasıl
geçiriyoruz" sözü konuşmanın bütünlüğü nazara alındığında;
Cumhurbaşkanının şeref ve haysiyetini incitici nitelikte olmayıp, tekrar
seçilmesinin uygun olmayacağını vurgulamak için kullanılmıştır. Kaldı ki belli
kamusal görevlere aday olanların, tüm yönleriyle değerlendirilmesi,
eleştirilmesi demokratik toplum düzeninin gereklerindendir, hatta böyle bir
eleştiri ve değerlendirme de kamu yararı bulunmaktadır." Görüldüğü üzere
Yargıtay Ceza Genel Kurulu Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'na yapılan
eleştirinin sınırlarını belirlerken dahi demokrasi ve özgürlükten yana tavır
almıştır.
Yine Yargıtay bir diğer kararında:
“…Bugüne kadar mal varlığı ile ilgili eleştiriler zaman zaman bütün siyasi
kişiler için yapılmıştır. Siyaset adamlarının, kamuya açık nitelikleri gereği
denetime ve eleştiriye bütün yönleri ile açık olmaları görevleri icabıdır. Bu
kişiliklerin işlem ve davranışlarının eleştirilmesi ve ötesinde bu eleştirinin
sert olması, kamusal ilgi ve kamusal yarar gereğidir. Hatta bu siyasi
eleştirinin de doğası gereği sert ve kırıcı olabileceği kabul edilmelidir.
Kullanılan ifadeler sert olsa da başbakan olan davacının malvarlığı ile alakalı
davalının şüphelerini ifade etmek amacıyla kullandığı sert ve mecazi ifadeler
olarak kabul etmek gereklidir…. eleştiri niteliğindeki bu ifadelerin yer aldığı
haberde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2006/10218
Esas, 13321 Karar sayılı, 01.11.2007 tarihli kararı) Kamuoyunda tanınan, idari
görevi olan kişi ve kurumların eleştiriye açık olmaları, özellikle kamu gücünü
elinde bulunduran idareci ve siyasetçiler için, kamu yararı gereğidir. Kimse
eleştiriden kaçınamaz, objektif ölçülere dayandıktan sonra herkes, özellikle
ünlü kişiler, eleştirilere daha fazla katlanmak zorundadır. Yazmış bulunduğum
eleştiri yazısı da bu bağlamda değerlendirilmelidir. Bu kapsamda ilgi sayılı
yazınızla tarafımdan talep edilen savunmamın ayrıntıları şöyledir;
4-
Öncelikle bilinmelidir ki, bahsi geçen eleştirilerin yer aldığı yazı Federasyon
Başkanı hedef alınarak yazılmamıştır. İlgi sayılı yazınızda örnek gösterilen
“hakaret ve sövme” içerdiği iddia edilen cümlelerin bu halleri tarafıma ait
değildir. Cümlelerin orijinal yazıdaki kullanım şekillerine bakıldığında anlam
farklılığı görülecektir. Yazınızda örneklenen cümlelerin, yazının orijinalinde
yer alan hallerini ve bunlarla ne denilmek istendiği aşağıda açıklanmıştır.
“Yarışmalarda
sporcuya ve kulübe harcırah vermez, bunu bir de utanmadan kuralmış gibi duyurur
kitapçıklarda...”
İlk örnekten yola çıkacak olursak,
TDSF’nin yarışmalarda sporculara ve kulüplere harcırah vermediği ve bunu bütün
yarışma talimatlarında belirttiği yanlış veya hatalı bir bilgi değil, bilakis
TDSF’nin kendi belgeleriyle kanıtlanabilecek bir gerçektir.
"Bir tane bile belgesiz ders
veren adama yaptırım yapılamamışken, peşine bile düşülememişken,
antrenörlerinden haksız yere vize parası ister, bir de utanmadan "bak
vizesiz adamı enseleriz ha!" tehditleri savurur..."
İkinci
cümlede yer alan bilgiler de aynı şekilde gerçeği yansıtmaktadır. Bugüne kadar
antrenörlük belgesi olmadan eğitim verdiği için yaptırıma uğrayan bir şahısa
dair bilgilendirme TDSF tarafından yapılmamıştır, böyle bir durum
gerçekleşmemiştir. Ayrıca TDSF’nin halen geçerli antrenör vize talimatında
vizesiz çalışmakta olan antrenörlere yaptırım uygulanacağı ifade edilmiştir. (http://www.tdsf.gov.tr/sabit/antrenor-vize-lisans)
Dolayısıyla bahsi geçen cümlede yalan veya
yanlış bir bilgi, ifade yer almamaktadır. Tamamen gerçekleri yansıtmaktadır.
“Ya kendinizi
toplayın, İŞ YAPIN!
Ya da pılınızı pırtınızı toplayın, İŞ
yapacaklara yol açın!"
Üçüncü
cümle bir bilgi veya itham içermemektedir. Bu tamamen tıpkı TDSF tüzüğünde
federasyonun amacını tanımlayan ilk maddede yer aldığı gibi, Türkiye’de dansın
gelişimine yönelik bir temenni ve tavsiyedir.
“Evet, belki hala sizden çekinen, son Genel Kurul'da bile dinlemeden, ezberden onay verip sizi ibra edenler olmuştur... Fakat devir değişti... Aklınızı başınıza toplayın... Bu halk başbakana bile direndi. O halkın içinde dans insanları da vardı. Sizden korkacak değiller. “
Bu cümlede de son genel kuruldaki
gözlemlerim ve ülkemizde son dönemde yaşanan gelişmeler ışığında vardığım
kanaatler ifade edilmektedir. Ülkemizin en yüksek idari mertebesi olan
Başbakanlık müessesesine bile sebepleri ne olursa olsun tepki göstermiş bir
toplumun içerisinde yer alan dans camiasının, benzer tepkileri pekala TDSF
icraatlarına yönelik verebileceği ifade edilmiştir. Bu bir tahmin ve bakış
açısıdır, hakaret veya sövme söz konusu değildir.
“Samimiyetinize
inanmıyoruz. Hayatımızı dansa verdik, dansın geleceğini düşünüyoruz"
hikayelerinizi yemiyoruz.
Peşinde olduğunuz tek şeyin para, ticaret ve
rant olduğunu hepimiz görüyoruz.”
Bu
cümlede TDSF tarafından yapılan işlerin kamuoyu beklentilerini karşılamadığı,
Türkiye’de dansın gelişimine ve yükselmesine katkıda bulunmadığına yönelik
fikirlerim ifade edilmektedir. Özetle, TDSF yönetiminin bu görev süresinde şu
ana kadar yapmış olduğu işlerden memnun kalmadığımı, güven ve samimiyet hissi
uyandırmadığı, TDSF yöneticilerinin asli görevlerini yerine getirmediği
düşünüldüğünden farklı hedefler ve maksatlara yönelik zaman ve mesai
harcandığına yönelik fikir beyan edilmiştir.
Özellikle
belirtmek isterim ki, yukarıdaki cümleler ilgi sayılı yazıda belirtildiği gibi
Federasyon Başkanı şahsına yönelik kullanılmamıştır. Bahsi geçen eleştirilerin
yer aldığı yazının tümü incelendiğinde, yukarıdaki cümlelerin tamamının genel
olarak TDSF icraatlarıyla ilgili olduğu görülecektir.
Bu
cümlelerin şahsıma bir disiplin suçlamasında bulunurken önemli noktalarının
kısaltılmış, cümlelerin başlarının veya sonlarının bilinçli veya bilinçsiz
olarak kapsam dışında tutulmuş, bazı kelimelerin ise tamamen atlanmış olduğu
gözükmektedir. Anlam bütünlüğünü ve yorumu etkileyen bu değişiklikler yapılmadığında,
cümlelerin orijinal ve tam halleriyle tamamen TDSF icraatlarına yönelik olduğu,
Federasyon Başkanı’nı bireysel olarak hedef almadığı, hakaret veya sövme
içermediği görülecektir. Bu cümlelerin tamamı TDSF icraatlarıyla ilgili olup,
TDSF’nin son dönemde almış olduğu kararlara ve yaptırımlara istinaden
yazılmıştır.
“Federasyon tarihinin son 6 yılının yarısından
fazlasında başkanlık yapmış bir adam…”
Bu
cümle bir eleştiri değil tespit içermektedir. 2006’da kurulan Türkiye Dans
Sporları Federasyonu’nun bugüne kadar uzanan 6-7 yıllık tarihinin büyük
bölümünde, halen TDSF Başkanı olarak görev yapmakta olan Sn. Tolgahan Çinkitaş
başkanlık yapmıştır. Burada bir eleştiri veya yanlış bilgi bulunmamaktadır.
Cümlenin tamamı gerçeklere dayanmaktadır. Bahsi geçen ibarelerde gerçek
olmadığı iddia edilen bir husus var ise, belirtildiği takdirde gerekli
düzeltmeler tarafımca memnuniyetle yapılacaktır.
Tebligatta “Ödül töreninde madalya takan dili dışarda dans
dinozorlarını yönetime aldığı” şeklinde gösterilen cümlenin orijinal hali şu
şekildedir:
“Varsa yoksa
ödül töreninde madalya takarken sporcunun da önüne geçip, kendi etrafında 3 tur
dönüp, dili dışarda high kick atan, acayip acayip sözde "dans dinozorlarını"
alır yönetim kuruluna."
Bu
cümlede yer alan “dans dinozorları” ibaresinin negatif bir anlam içermediğinin
altı çizilmelidir. Zira aynı ifade, yine aynı mecra (Facebook) üzerinde
tarafımca başka zamanlarda da kullanılmıştır. Son olarak İspanyolca çevirisi
bir doğum günü kutlama mesajı olarak paylaşılmıştır
Yine
3 Ekim 2013 tarihinde Facebook üzerinde paylaşılan ve eski TDSF Sosyal Danslar
MHK Başkanı Sayın Murat Acar ile bulunduğum bir fotoğrafın “Salsa Dinozorları”
olarak isimlendirilmesi de “dinozor” ibaresinin bir hakaret değil, dans
camiasında belli bir süreden uzun süredir bulunan kişiler için kullanıldığını
kanıtlamaktadır. Aynı fotoğrafın altında “dinozor” ibaresine yönelik kamuoyu
algısını gösteren ifade şu şekildedir:
“Tecrübeli, yaptığı işe vakıf.”
Bu
tanıma istinaden “salsa dinozoru” olarak adlandırdığım Sayın Murat Acar’ın
“tecrübeli ve yaptığı işe vakıf” bir kişi olduğu, fotoğrafa ek olarak yapılan
yorumlarda tarafımca açık ve net bir şekilde ortaya konulmuştur. Aralarında 1
gün bulunan bu iki “dinozor” kullanımının “hakaret veya sövme” kapsamına
girdiği düşünülüyorsa, bu suçlamayı kabul etmiyorum. Bahsi geçen fotoğraf da aşağıdadır:
Kurum
ve kuruluşlardaki eksik ve yanlışlıkların, eleştiri ve yapılan eleştirilerin
dikkate alınması ile düzelebileceğine inanan, toplumsal olaylara duyarlı bir Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı ve TDSF Genel Kurul üyesi olarak, dans camiasını, dansın
ülkemizdeki gelişimini ve yükselişini yakından ilgilendiren konulara dair
kaynağı TDSF kayıtlarında da yer alan bilgiler içeren fikirlerimi beyan ettiğim
bir yazı neticesinde, savunma yapmak durumunda kalmak, uzun yıllarını hiçbir
karşılık beklemeksizin ve elde etmeksizin dansa vermiş şahsımı son derece
etkilemiştir. Demokratik bir ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde 21. Yüzyılı
yaşadığımız şu günlerde, dikkate alınması halinde daha sağlıklı işler yapılmasını
sağlayabilecek eleştiri, öneri, tavsiye ve bilgi paylaşımlarının “hakaret ve
sövme” olarak algılanması ve cezalandırılmaya çalışılması da aynı şekilde
düşündürücü bir durumdur. Türkiye’de dans sporunun gelişimi için karşılıksız
emek vermiş, TDSF’nin kurulmasından önce ve hemen sonrasında “federasyonun
faydalarını” kulüp olmamış dans okullarına izah etmiş az sayıda insandan biri
olarak, bundan sonra da dans sporu için her şekilde faydalı olmaya çalışacağımı
belirtmek isterim. Hal böyleyken, TDSF’nin kurulması ve benimsenmesi adına
zaman harcamış biriyken, bu denli saygı duyduğum bir kurumun başkanı veya
herhangi bir üyesine hakaret etmem düşünülemez. Ancak tavsiye ve
temennilerimizi bildirmek de, vergilerimizle işleyen bir kamu kurumu söz konusu
olduğunda en temel vatandaşlık hakkımız ve ödevimizdir.
Bahsi
geçen yazının “hakaret ve sövme” içerdiği iddialarını kabul etmediğimi, işbu
yazının yukarıda belirtildiği üzere “tavsiye, temenni” içerikli yapıcı bir
eleştiri yazısı olduğunu tekrar etmek isterim.
Bu nedenle de Disiplin Kurulu'na sevk edilmemin geçerli bir gerekçesi
bulunmamaktadır. Sayın Kurulunuzca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6. maddesi
ve Anayasamızın 36. maddesi gereği Adil Yargılanma Hakkım dikkate alınarak, hakkımda
bağımsız ve tarafsız bir karar verilmesini temenni ederim.
SONUÇ
VE İSTEM :
Yukarıda arz ettiğim ve re’sen
dikkate alınacak hususlar doğrultusunda savunmamın ve lehime olan tüm hükümlerin
dikkate alınarak, hakkımda ceza tayinine yer olmadığına dair karar alınmasını
ve tarafıma yazılı bilgi verilmesini saygılarımla arz
ve talep ederim.04.12.2013
SAVUNMADA BULUNAN
Erdem ÖZKAN
C. Karar:
Kamuoyunun bilgilerine saygılarımla arz ederim.
:)
:)
Adam savunmaya bile sağlam çalışmış...:)
YanıtlaSilEleştirilerini,dilek ve temennilerini yaparken de eminim çalışmış ve bir bildiği vardır.