Bir süredir yazamadım, zira çok yoğundum. Herhangi bir motivasyon kaybı söz konusu değil yani. Şöyle bir metod ürettim kendime: Eğer aklma "bunu mutlaka yazmalıyım" diyebildiğim bir konu gelirse ve fakat yazıyı tamamlayacak vaktim yoksa sadece başlığı oluşturup taslak olarak kaydediyorum ki sonradan görüp hatırlayabileyim. Evet, akıllı adamımdır vesselam... (ilk ben icad etmemişimdir bu yöntemi herhalde ama olsun)
Baktığım vakti epey bir konu biriktirmişim aslında; tek tek yazasım var hepsini zamanla. Ama şu dakika itibariyle yine kısıt altında hissetiğimden kısa bir konuyla geçiştirmek durumundayım, o yüzden de yeni bir "Top 5" listesi oluşturuyorum hemen. Tadımlık olsun...
En iyi 5 : Frank Sinatra şarkısı
20. Yüzyılın tartışmasız en çok dinlenen, sevilen, en ekol şarkıcılarından biridir Frank Sinatra, ya da gerçek adıyla Francis Albert Sinatra. Oyunculuk da yapmıştır hatta (gerçi o zamanlar komple artist olayı modaydı, herkes hem şarkıcı, hem aktör/aktris, hem de dansçıydı). Bir çoğumuzun "ben 50'lerde hadi bilemedin 60'larda yaşamalıymışım" demesinin sebeplerindendir Frankie. Elvis Presley gibi bir müzik fenomenine rakip olabilmiş -Kral her ne kadar bilfiil söylemese de rakip olarak görmüştür aslen Frankie'yi- yegane adamdır Sinatra. Eh, dile kolay 1200'den fazla şarkı seslendirmiş, 80 tane albüm yapmış veya albümü yapılmış; o kumsaldaki öpüşme sahnesiyle meşhur "From Here to Eternity (1953)" filmindeki rolüyle En İyi Yardımcı Oyuncu Oscar'ını kazanmış. Velhasıl önemi büyüktür, sevmeyeni azdır, şarkıları da pek kıyaktır... Buyrunuz:
1- My Way
Şimdi bu şarkıya dair ne yazsak boş... Dinlemek lazım defalarca. Evde, arabada, Mp3 Player'da, hepsinde ayrı tad bırakır. Her enstrümanı ayrı ayrı sindirinceye kadar dinlemek gerekir. Olay sadece Sinatra'nın sesinde ve o sanki bu şarkı için yaratılmış yorumunda değildir. Orkestrada ve müziğin derinliğindedir esas büyüsü My Way'in. Bir de anlamlıdır ki sözleri; her yola gelir. Yaşlanıyorum dersin, dinlersin; üniversiteden mezun olursun, dinlersin; sevgilinden ayrıldın, dinlersin; evlendin, gece otelin balkonuna çıkıp bir sigara yaktın eşin mışıl mışıl uyurken yatağında, yine dinlersin "vay be evlendik anasını satayım" diyerek. Dinlersin de en güzelini de Sinatra'dan dinlersin. Elvis de söylemiş ama işte Kral bile aynı tadı, kıvamı yakalayamamış.
2- You Are The Sunshine of My Life
İkinci sırada kimine göre sürpriz sayılabilecek bir şarkı var. Ama çok güzel şarkı canım, hakediyor yani. Fena halde neşe veriyor insana, güzel şeyler düşündürüyor, hayal kurduruyor. Ben kendimi bildim bileli bir şarkının sözleri ikinci plandadır benim için; yani esas olan müziktir, sözler değil. Söz istesem şiir okurum, müzik dinlemem. Ayrıca eylemin adı zaten "müzik dinlemek", "Şarkı dinlemek" demiyoruz. Tamam, evet, sözler de iyi olmalı. Aptalca hazırlanmış, sırf kafiye olsun diye yazılmış, içi boş Türk fantezi-pop parçalarına her gün çeşitli yerlerde maruz kalabiliyoruz ve anında topukluyoruz o mekandan, biliyorum. Ama yine de söz, müzik kadar önemli değildi(r) benim için. Bu şarkının sözleri ise çok fena vurdu beni, itiraf ediyorum. Yahu bu kadar mı temiz, akıcı ve zorlamadan yazılır bir aşk şarkısının sözleri? Bu kadar mı iç baymadan, fenalık geçirtmeden, Eros'un oku misali zınk diye vurur bir şarkı insanı olmadık yerinden? Ve bu kadar mı basit olur, insanın aklına hemen oturuverir? Adamlar yapmış 50 sene evvel valla helal olsun. Merak edenler için sözleri:
You are the sunshine of my life
That's why I'll always be around
You are the apple of my eye
Forever you'll stay (be) in my heart
I know that this is the beginning
Though I loved you for one million years
But if I thought our love was ending
I'd find myself drowning in my own tears
You are the sunshine of my life
That's why I'll always be around
You are the apple of my eye
Forever you'll stay (be) in my heart
You must have known that I was lonely
Because you came to my rescue
And though I know that this is heaven
How could so much love be inside of you
You are the sunshine of my life
That's why I'll always be around
You are the apple of my eye
Forever you'll stay (be) in my heart
('Cause you are)
You are the sunshine - of my life
(Of my life, of my life)
(Light my fire baby, light my fire,...)
3- New York, New York
Bir şehir ile alakalı bilinen herhalde en meşhur şarkı bu olsa gerek. Yine zorlamayan, anlamlı, şarkının genel anlam bütünlüğünü bozmayan sözler var. "These vagabond shoes are longing to stray right through the very heart of it, New York, New York" kısmı muhteşem değil de nedir mesela? Ya da şarkının son kısmındaki, ikinci "These little town blues" kısmı... Hani Frankie'nin uzun hava tadında söylediği? Tabi yine Frank Sinatra'nın cuk diye oturan yorumu ve tek kelimeyle muhteşem bir orkestra mevcut bu şarkıda da. Zaten tüm şarkılardaki ortak nokta sanırım bu orkestra kullanımı; tek bir fazla nota, tek bir gereksiz enstrüman çıkışı bulamazsınız bu parçalarda. Başka bir şekilde, başka birinden dinlediğinizde ise ister istemez kulağınız doldurur kendiliğinden o üflemelilerin ya da yaylıların eksikliğinden oluşan boşluğu.
O yüzden mümkünse düğünlerde, otellerde çıkan piyanistler, küçük çaplı gruplar seslendirmesinler bu şarkıları. Buradan hepinize sesleniyorum. Yahu adamlar uğraşmış yapmış, olabilecek en güzel haliyle kaydetmişler. Eğer aynısını çalabilecekseniz -ki bunun için yeterli sayıda üflemeli, yaylı ve bunları çalabilecek adama ihtiyacınız var- buyrun icra edin, Sinatra gibi söylemeseniz de olur, razıyım. Ama yok "bizde işte bir lead, bir ritm gitar, bir bas, bir de bateri var" diyorsanız, rica ediyorum uzak durun şu adamcağızın şarkılarından ya...
4- Fly Me to The Moon
"...in other words, I love you". Yani, diyor Sinatra, seni seviyorum. :) Bir çeşit sözlük niteliğindedir bu şarkı. İçerisinde "in other words, I love you" dışında geçen bütün sözler aslında "I love you" manasına gelmektedir. Dolayısıyla birisine onu sevdiğinizi söylemenin envai çeşit yolunu öğretir bu parça. Ancak öte yandan, bunu dile getirmenin en etkili yolunun da yine direkt olarak "seni seviyorum" demek olduğunu da belirtir. Orkestra, müzik, mutluluk, "ah bir aşık olsam da şu şarkıyı söylesem sevgilime" hissiyatı... Hepsi listemizin 4. sırasındaki bu Sinatra klasiğinde de mevcut.
5- Strangers in The Night / Love and Marriage
Açıkçası birbiriyle pek alakasız iki şarkı arasında kaldığımın farkındayım. Biri yine klasik, orta tempolu bir "ballad", en ihtişamlısından. Diğeri ise bambaşka bir parça, çok eğlenceli, hepimizin aklında bir şekilde -ama en çok da sanırım "Married with Children (Evli ve Çocuklu)" dizisiyle- yer etmiş "Love and Marriage". Şahsen buradaki hakkımı ikincisinden yana kullanmak istiyordum esasında ama "Strangers in the Night"a olan saygımdan, onu bu listenin dışında bırakmak istemedim. Şunu kabul etmek gerekir, gerek söz, gerekse müzik olarak bugüne kadar yapılmış en eğlenceli şarkılardan biridir "Love and Marriage". Sırf bu özelliğiyle bile bir Sinatra Top 5 listesinde yer almayı hak ediyor. Yok öyle düşünmüyorsanız o zaman "ask the local gentry and they will say it's elementary". :)
Dediğim gibi bunlar tamamen kişisel beğenilere göre seçilmiş şarkılardır. Mutlaka buraya girmesi gerektiğini düşündüğünüz başka şarkılar da olacaktır. Sinatra söylediyse zaten kötü olma şansı yoktur. Hepsini sevgiyle, saygıyla dinliyoruz efendim merak etmeyiniz...
İkinci Top 5 listemizi büyük usta Frank Sinatra'ya adadık. Sanırım bir dahaki de buradan hareketle Elvis Presley olacak. Fikirlerinizi bekliyorum...
Saygılar.