11 Şubat 2013 Pazartesi

Salsada "FreeStyle" Çekirgesi

Geçtiğimiz hafta Türkiye Şampiyonası öncesinde yazacağımı belirttiğim konuları halen yetiştiremediğimin farkındayım. O da gelecek... Ancak bununla da bağlantısı olan, TDSF bünyesinde bu sene alınmış bir takım kararları gayet güzel ortaya koyan bir başka konuya değinmek istiyorum öncelikle. 

MEVZU

Bildiğiniz gibi bu sene başına kadar TDSF Salsa yarışmalarında A Klasman kategorisi de diğer klasmanlar gibi önce freestyle elemeleri, sonrasında ise 6 çiftin katıldığı solo final performansları olarak yapılmaktaydı. Her zaman olduğu gibi gerekçe vermeden, sebep-sonuç ilişkisi kurmadan alınan ani bir kararla bu kural bu sene başında değiştirildi. Yeni kural A klasmanda finale 10 çiftin kalacağına ve tüm bu çiftlerin solo performans sergilemelerine işaret ediyordu. Bunu "sebep-sonuç" ilişkisi göstererek, mantık üzerinden eleştirmiştik. Eleştiri şu yöndeydi:


Skating sistemiyle elemeler devam ederken, 12 çiftli bir yarı-final turundan 9 hakeme, "final için 10 çift seçin" derseniz, çıkması muhtemel eşitlikler yüzünden zaten "10" rakamına ulaşmanız hayli güçtür. Kaldı ki yarı finalde sadece 2 çift elemenin mantığı nedir? Freestyle'ın etksini azaltmış olmuyor musunuz? Buna benzer sorular sormuştuk ve elbette tatmin edici bir cevap alamamıştık... Özetlemek gerekirse "sporun dostluk, kardeşlik, birliktelik ve aşk olduğuna, bir kişinin bile dansetmesini sağlayan birine duyulması gerken saygıya ve de aman yarabbim ne kadar çok çalışıldığına, özveri gösterildiğine, ölündüğüne, bitildiğine" değiniyordu teknik komiteden gelen cevaplar.

UYGULAMA

Akabinde yarışmalar başladı ve uygulamaları gördük. Ankara'daki 1. ayak Kulüplerarası yarışmada A klasmanda 8 çift yarışıyordu. Direkt olarak final yapıldı ve tüm çiftlerin koreografileri izlendi. Kabul edilebilir bir durumdu. Zira dans sporunda da 8 çiftin katıldığı klasmanlarda direkt finalden başlandığına dair örnekler biliyoruz. Neticede Ankara'daki yarışmada A klasman sporcuları Freestyle yapmadı. Çekirge sıçradı...

Geldik İstanbul'a...İstanbul'da A klasmanda yarışan 12 çift vardı. Yarışma öncesinde tüm çiftlerin yarı final itibariyle koreografi yapacakları, hatta koreografiler üzerinden yapılacak yarı-final turunda re-dance uygulanacağı söylentileri geldi kulağımıza. İnanamadık! 12 çifte re-dance yapılması bir yana, bir de zaten yarışmalar geç bitiyorken bunların "koreografi" üzerinden yapılmasının mantığını anlayamamıştık.Kulisler çalkalanıyordu... Bir şekilde bu "yeninin de yenisi" kural uygulanmadı ama uygulanması gereken de hayata geçmedi. Normal şartlarda 12 çiftin yarı-finalde freestyle sergilemeleri ve "yeni kurala" göre final için sayının 10 çifte inmesi gerekiyordu. Fakat bir şekilde 12 çiftin tamamını da final performanslarıyla izledik. Freestyle yapılmadı... 

"Eşitlik oldu" dediler, "o yüzden 12 çift finale çıktı" dediler. Ancak Skating raporlarına baktığımızda bırakın eşitğili, A klasman yarı finalinin yapıldığına dair bir işaret göremiyorduk. Çiftler ısınma yapmış olabilir ancak netice itibariyle raporlara yansıyan bir "freestyle" ya da yarı-final değerlendirmesi yoktu. Tek gördüğümüz final değerlendirmeleriydi. Bu konuyla ilgili olarak MHK tarafından cevap bekliyordum, ancak görevden alındılar. MH eski başkanı Kıvanç Gür veya görevden alınan MHK üyesi arkadaşlar bu konuya açıklık getirirlerse sevinirim. (Dosyayı şuradan indirebilirsiniz: http://www.tdsf.gov.tr/yarisma-sonuclari)

Böylece sezonun 2. yarışmasında da teknik komitenin aldığı acayip kararlar neticesinde freestyle elemesi olmayan bir A klasman izlemiş olduk.  Çekirge yine sıçramıştı...

3. ayak İzmir'deydi. Özellikle 2. yarışmada gelişen olaylar, hakemlere müdahale iddiaları ve federasyonun bu olaylar karşısındaki aciz halleri dikkatleri bu yarışmaya çekmişti. A klasmanda bu kez 9 çift vardı. Bu da sezon başında alınan "final 10 çiftle yapılır" kararının sınırları içinde kaldığından direkt olarak finale geçildi. Kulüplerarası şampiyonanın 3 ayağında da A klasman sporcularını freestyle yaparken göremedik. Çekirge 3. kez sıçradı...


Sıra Türkiye Şampiyonası'na geldiğinde ve gündem bu kez de MHK'nin bu yarışmadan 3 gün önce görevden alınmasıyla çalkalanırken, yarışmada gördüklerimiz teknik komitenin "10 çiftle final" kararını neden aldığını kafamıza adeta bir çekiçle vurmuş oldu.

Burada bir konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Bugüne dek hiçbir yazımda sporcuların aldıkları dereceleri "hakkaniyetsiz" bulmadım. Yazılarımda hakemlerin verdikleri puanlamaları tutarsızlık haricinde bir konu kapsamında yorumlamadım. Fakat bu son yarışmada gördüklerim ve buna değerlendirme açısından duyarsız kalınması, balığın nasıl baştan koktuğunu alenen göstermektedir. Şunun altını özellikle çizmek istiyorum.. Konumuz katiyen sporcular değildir. Aynı şekilde hakemlerin de bir eleştirisini yapmıyorum. Konu onların gördükleri ya da görmedikleri de değildir. Bu tip durumlar her yarışmada, hatta her spor branşında görülüyor ne de olsa. Burada ele aldığımız esas konu TDSF içerisindeki bazı isimlerin işleri nasıl kendilerinin kişisel (veya kulüpsel) çıkarlarına fayda sağlayacak şekilde manipule ettiğidir. Konu olan sporcu arkadaşlarımdan da bu durum için özür dilerim ama eminim onlar da daha az şaibenin, şüphenin olduğu bir ortamda başarılı olmak istiyorlardır, böylesine güvenin olmadığı bir ortamda değil...

Peki ne gördük de bütün sezonun ve hatta sezon öncesi alınan kararların sebeplerini bu kadar net anlamış olduk? İzah edelim... Aşağıdaki videoları izleyelim önce (her iki video için de Salsa Malsa'ya ve Murat Kasap'a teşekkürler). Bu videolarda beyaz kostümle yarışan 581 numaralı çifti izliyoruz. Bay sporcunun ritmine ve zemindeki kayışlarına, yani yeri kullanmayışına dikkat lütfen...





UYANIŞ

TDSF Salsa Türkiye Şampiyonası 2013'te 2. sırayı alan 581 numaralı çift halen TDSF Salsa Teknik Komite Başkanı'nın kendisine ait kulübün sporcularıdır. Çiftin finaldeki koreografi performansları net bir şekilde finalde aldıkları dereceyi, sadece final performansı değerlendirilirse, haketmiştir. Zaten önceki yarışmalarda alınan A klasman derecelerine baktığınızda, bu yarışmaya katılan ve katılmayan çiftleri göz önüne alırsanız, aldıkları derece bekleniyordu. İstanbul yarışması'nda 7. olan bu çiftin o yarışmada önünde yer alan isimlerden sadece bir tanesi Türkiye Şampiyonası'na katıldı, onlar da zaten 1. oldu. Buraya kadar sorun yok.

Fakat A klasman sporcularını bu sezon ilk defa FREESTYLE yaparken izledik ve gördük ki 581 numaralı çiftimiz, freestyle'da sürekli olarak hata yapıyor, bilhassa erkek sporcu arkadaşımız hızlı ve uzun adım atma sevdasına sürekli olarak ritm kaçırıyor.

Elbette ritm kaçıran, hata yapan başka çiftler de var. Elbette sadece 581 numaralı çift değil hata yapan. Hakemler bu hataları görüyor veya görmüyor, bir şekilde puanlar veriliyor. Tekrar söylüyorum, konumuz bu değil. Maksadımız sporcuyu veya hakemi eleştirmek de değil. Hedef, bu tip hataların oluşma sebebi olan "salsa kural kitapçığı"ndaki eksikleri, hataları ortadan kaldırmak ve de bu açıkları suistimal edenleri ortaya çıkarmak. Maksat çekirgeyi yakalamak, nerden sıçradığını, nereye sıçradığını, sıçrarken nasıl karıncaların hakkını yediğini herkese göstermek. Tek başınıza bu çekirgeyi zaptedemeyebilrisiniz ama güçlü ve kararlı bir grupla çekirgeyi çembere alırsanız kaçacak yeri kalmaz...

SONUÇ

Şimdi düşünün. Elinizde koreografik olarak sağlam duran, koreografi içerisinde ezberlenmiş senkronlarla ritm kaçırmayan ama freestyle'da hangi ritmde dans ettiği belli olmayan bir sporcu var. Siz de teknik komitenin başındasınız... Zaten sezon başında topu topu 8-12 çiftin katılacağını bildiğiniz A klasman yarışmalarında  (klasman talepleri direkt kulüplerden sizin onayınıza geliyor malum) Freestyle faktörünü ortadan kaldırarak hakemlere çiftinizin güçlü yönünü göstermek istemez misiniz? Aklınızdan dahi geçmez mi, dürüst olun! Efendim, duyamadım? Geçer elbette ama yapamazsınız öyle mi? Bence de... Maalesef yapan yapıyor, atı alan Üsküdar'ı geçiyor.... Olan da bu entrikaları nötralize etmeye çalışan dürüst insanlara oluyor.

TDSF Salsa Teknik Kurul'u, ki haftasonu öğrendiğim kadarıyla üyelerinin bile alınan kararlardan haberi yok, danışılmamış, sorulmamış, tek bir ismin aldığı kararlarla idare edilmektedir. Teknik Kurul üyeleri adına aslında bu bir açıdan sevindirici bir durumdur. Zira böylece başkanlarının aldıkları utanç verici kararlarla bir ilgileri olmamaktadır. Teknik Kurul Başkanı'nın bu kadar rahat at koşturmasını sağlayan iki unsurdan ilki TDSF Başkanlığı'yla facebook konuşmalarını paylaşacak kadar "yakın münasebetleri" ve de talimatlardaki açıklardır. Eh TDSF'nin aldığı diğer komitlere yönelik görevden uzaklaştırma kararlarını da göz önüne alırsak, meydan da bir hayli boş kalmıştır, ne diyelim günahı boyunlarına... 

Not: Şimdiden buna verilebilecek muhtemel "bilgi eksikliği", "ivedilikle" gibi artık duymaya alıştığımız kelimeler içeren ve "sporun, dansın aşkıyla yanıp tutuşan mazlum, mahsun ve de yalnız bir gönülden" bahseden yanıtlar adına sizlerden özür dilerim. :)

Sevgiler
E.Ö !



2 yorum:

  1. Bu kadar doğru bir makale okumadım yazan ellerinize, cesaretinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkür ederim... Ancak yine de isminizle yorum yapmış olmanızı tercih ederdim.

      Sil