Sondan geriye doğru sayıyorum, itirazı olan beri gelsin.
6- Any Given Sunday (tamamen Al Pacino'ya saygımdan dolayı 6'lı liste hazırladım bu kez)
Dennis Quaid'e en çok yakışan rol sanırım yaşlanmış, karizmatik "quarterback" rolü.
5- The Blind Side
Sandra Bullock'a sadece iki gün önce Altın Küre kazandıran film. Gerçek bir hayat hikayesinden bahsediyor. Üstelik de çok taze bir hayat hikayesi. Henüz 2009 senesinin NFL Draft'ında Baltimore Ravens tarafından 1. tur 23. sırada seçilen ofansif hattın en solunda (Left Tackle) pozisyonunda oynayan Michael Oher'ın dramatik öyküsünü ele almış film. Sandra Bullock döktürmüş gerçekten. Gerçek hayat hikayeleri, özellikle de spor filmlerinde daha bir vurucu oluyor sanki, ne dersiniz?
4- Remember the Titans
Bir gerçek hikaye daha. Bu film bizi 60'lara götürüyor ve Amerika'da ırkçılık mevzularının tavan yaptığı dönemde siyah ve beyaz oyunculardan kurulu bir lise amerikan futbol takımının yaşadıklarını anlatıyor. Başrolde Denzel Washington, okulun yeni ama hırslı siyahi koçu Herman Boone'u canlandırıyor. Filmde tüm takımın topluca söylediği "Ain't no Mountain High Enough" isimli Marvin Gaye şarkısı akıllarımızda iz bırakan anlardan.
"Left Side! Strong Side"
3- Rocky (seri halinde... ama elbette I. ve IV. filmlerin yeri ayrı)
Bilemiyorum anlatmaya, açıklamaya gerek var mı? Arnold Schwarzenegger'in Altın Küre ödüllerinde Avatar için söylediği cümleyi tekrarlayarak açıklamaya çalışayım bari ne de olsa aynı durum Rocky'i izlemeyenler için de geçerli:
"I am talking to everyone watching this show on TV right now. If you still haven't seen Avatar, you are the only one left!" - 67. Altın Küre Ödül Töreni, 2010
"Adriaaaannnn!!!"
Rocky IV filminin yukarıdaki afişinde dönemin özelliklerine dair bir çok küçük ipucu bulabilirsiniz. Film 1985 yapımı ve soğuk savaşın masa başında en çetin mücadelelerinin yaşandığı son dönemine denk geliyor. Amerikan bayrağının vurgulanışına ve arka planda sırtı dönük Rus Askeri'ne dikkat...
2- Friday Night Lights
Yine amerikan futboluyla ilgili bir film. Bu kez Billy Bob Thornton Teksas'ta küçük bir kasabanın futbol takımının başında. Takımdaki oyuncuların aileleri, kasabanın esnafı yıllar önce alınan eyalet şampiyonluğuna takılıp kalmışlar. Tıpkı bizim 1996 Avrupa Şampiyonası'ndan önce Puskas'lı Macaristan'ı yenmiş olmamıza takıldığımız gibi. Hem koçun hem de takımdaki genç oyuncuların üzerinde büyük bir baskı var. Her Cuma oynanan maçlar esnasında kasabada hayat adeta duruyor. Kasabanın bakkalı, manavı, berberi, artık kim varsa yenilgilerden sonra koçu madara ediyorlar. Kısacası bizim memlekette herkesin futbol bilmesi gibi bu küçük Teksas kasabasında da herkes amerikan futbolu biliyor. Ağzı olan konuşuyor! Film, bu baskı altında koçun ve takımın yaşadıklarını konu alıyor. Son derece gerçekçi bir film. Üstelik epik bir anlatımı da yok; spor filmlerinde -özellikle amerikan futboluyla ilgili olanlarda- nadir bulunan bir özellik
1- Rudy
"When people say dreams don't come true, tell them about Rudy"
Geldik benim için bir spor başyapıtı olan filme. Yine gerçek bir hayat hikayesi ve evet yine amerikan futbolu.. Diğerlerini bilemem ama bu filmi mutlaka seyredin. Ne yapın edin, bir yerlerden (muhtemelen gittigidiyor ya da e-bay üzerinden) bulun ve izleyin. Sadece filmi değil, DVD ekstralarını da mutlaka dikkatle seyredin. Filmde anlatılan hikayeyi, bir de bu hikayenin gerçek kahramanı Daniel "Rudy" Ruettiger'ın ağzından dinleyin. Sean Astin'in kanımca kariyerindeki en önemli filmdir bu. David Anspaugh'un yönettiği kadroda dönemin bir kaç usta oyuncusu daha var. Jon Favreau, Ned Beatty ve Charles S. Dutton bunların en önemlileri. Filmin müzikleri ise halen "NFL Films" tarafından haftalık NFL karşılaşmalarının özetlerinin fonunda kullanılıyor. Şahsen benim bugüne dek izlediğim en... "inspiring" film. (İlham verici diyemezdim bunu Türkçe'ye çevirip, üzgünüm aynı anlamı taşımıyor...)Not: Bu filmi izlediyseniz -ya da izledikten sonra- bana haber verin; "ben Rudy'i izledim" diyin. Size filmin tüylerinizi diken diken eden, gözlerinizi dolduran son sahnesine dair kolay kolay bulamayacağınız bir bilgi ve kaynak vereceğim; filmin etkisi ikiye katlanacak, söz!
Efendim, listemizin sonuna geldik. Yine itirazlar olacak elbet, biliyorum. Örneğin "Jerry Maguire bu listede nasıl olmaz" diyenler çıkacak. O film bir spor filmi değil bence tam olarak. Daha çok bir romantik-komedi sanki.... Spor filmi olması için daha yoğun şekilde sporcunun, takımın ya da antrenörün etrafında dönmesi gerekir diye düşünüyorum. Jerry Maguire'da film tamamen Jerry'nin hayatında geçiyor. Spordan çok bir "revelation" filmi olduğundan listeye eklemedim. Ama illa benden de duymak istiyorsanız: evet çok güzel filmdir, tadından yenmez. Oldu mu? :)
"the fan" da girmeliydi sankim listeye, de niro ve snipes eseri..
YanıtlaSilayrica son zaman filmlerinden "wrestler" da..
hmmm sonra gene bi de niro filmi "raging bull". ki bence rocky lerden iyidir.
hmm russel crowe dan "cinderella man" var bi de.. harika bi filmdi o da..
hmm bidibidi hmm bidibidi...
The Fan'i hatırlayamadım ne yalan söyleyeyim. İzlemediğim için girememiştir listeye :)
YanıtlaSilWrestler da keza öyle. Evet biliyorum çok ayıp. Ama vakit olmadı canım ben ne yapayım!
Raging Bull Rocky'nin yerine girer miydi? Girerdi. Çok da büyük fark yok ama arada.
Cinderella Man'i pek tutmamıştım şahsen.
Ayrıca Top 5 yapıyoruz canım, top 10 yapsak olur da ne bu boyle bu kadar boks filmi olur mu hiç! :)
icimde var demek ki.. the fan i nasil seyretmezsin? ve wrestler i..
YanıtlaSilhakikatten ben neden hep boks filmlerini sevmisim ki..
e ama senin listen de paso futbol!? ayrilmaliyiz erdem.. ayri dunyalarin insanlariyiz..
bu arada futbol diyince aklima bi adam sandler dan waterboy gelmekte.. :)
Waterboy'u da komedi filmleri kategorisine soktum. Burada ele almadık kendisini. The Replacements da öyle mesela...
YanıtlaSilyoksa Adam Sandler severiz ziyadesiyle :)