Son bir kaç gündür klavyemi özlemiş olmalıyım ki "yahu bizim Lounge'u da çok boşladık, gelen giden var mıdır" acaba demeye başladım, ancak bu sefer de yazacak bir konu bulamadım (bu da aslında isteksizlik sürecinin devam ettiğinin bir göstergesi). Derken az önce şu habere rastladım:
http://www.milliyet.com.tr/magazin-turu/yasam/galerihaber/28.02.2010/1193982/default.htm
Okur okumaz keyfim yerine geldi. Zira Pelin Hanım her ne kadar genç kuşağın "çok yönlü entellerinden" ("multi-task jöntürk" de diyebiliriz) kabul edilse de benim gözümde çok farklı bir yeri vardır. Daha önce farklı internet ortamlarında konuya değinmişliğim vardır, sağolsun bu tip olaylar sayesinde Pelin Hanım ziyadesiyle fırsat sunuyor bana. İşte o olaylara bir yenisi eklenmiş, küçük hanım yine yapacağını yapmış. Bu kez kendisine teşekkür etmek istiyorum, bu iki haftalık kış uykusundan uyanmama vesile olduğu için, beni klavyemin başına döndürdüğü için. Çok teşekkürler sevgili Pelin Batu!
Pek güzel kızdır Pelin. Kaş göz her şey yerinde... Konuşunca saçmalamasa gidip isteyeceğim. Gerçi sevgilisi var ama olsun...
Şimdi burada sorgulanması gereken bir kaç nokta var ve aslına bakarsanız bunların en önemsizi Pelin Batu'nun canlı yayında uyumuş olması. Olabilir, herkesin başına gelebilir. En kontrol sahibi, azimli, dayanıklı insan için bile çok düşük yüzdelerle bile olsa gerçekleşme ihtimali olan bir durumdur bu. O yüzden (ve daha iki satır önce kendisine teşekkür ettiğimden dolayı) bu seferlik uyumuş olmasından dolayı üzerine gitmiyoruz Pelin Hanım'ın. Bir dahaki vukuatını bekliyoruz, nasıl olsa arayı fazla açmıyor kendisi sağolsun. Biz esas tartışılması gereken diğer noktalara geçelim:
1- "Tarihin Arka Odası" programının o ana kadar muhtemelen kendisi de kamera arkasında çoktan uyumuş olan yönetmeninin kendi sunucusu Pelin Batu'yu yerin dibine sokmak istemesi. Sebebini bilmiyorum. Gerçi bir tezim var bu konuda; yazının sonuna saklıyorum.
2- Murat Bardakçı'nın muhtemelen Pelin Batu'nun babası İnal Batu'ya saygısından, kızcağızın üzerine fazla gitmemesi. Yönetmen efendi körün gözüne soktuğu için kayıtsız da kalamamış adam tabi "biraz sessiz konuşalım daldı kızcağız" demiş.
3- Pelin Batu'nun horlamadan uyuması. Ben bu kızda geniz eti problemi var zannediyordum, kesin horluyordur diye düşünüyordum. Şaşırttı beni gerçekten. Artık evlenebilirim kendisiyle, fikrimi değiştirdim.
4- Yukarıdaki maddeye bağlı olarak Pelin Batu'nun kendi horlamasına uyanmaktan kurtulması. Zira olayın etkisini iki üç kat artırabilecek bir durum olurdu bu. Uçaklarda, otobüslerde rastlanır kendi horlamasına uyanan insan modeline. Gerçekten komik bir durumdur. Kendimden bilirim :) Pelin Hanım ucuz atlatmış
5- Pelin Batu'nun uyandıktan sonraki halleri, uyku sersemliği, görüntülendiğini anladıktan sonra "nasıl yırtsak" debelenmeleri ve ağzından çıkan anlamsız laflar:
PB: (Gözlerini ovuşturarak) "Vücudum.... Vücudum attı... Hani şey olur ya... Neyse... Sabah 7'de uyandım da, pardon... Sabahları daha verimli oluyorum."
-O saatten beri ayakta mısınız?
PB: "Sayenizde!"
-Sabah 7'de uyanmak zor olsa gerek. Ben saat 3'te uyandım. Sabaha kadar yazı yazdım. Bir daha da uyumadım.
PB: "Maşallah!"
Pelin'ciğim sen de çıkmayıver programa madem yorgunsun canım. Sen ve programa kattığın müthiş entellektüel derinlik(!) olmadan bir hafta idare ediversinler, koskoca adam hepsi nasıl olsa. Ha yok Kadir Baba zorla tutup kolundan "NnnBurada oturacaksın!!! NnnnProgram boyunca nnyerinden kalkmayacaksınnn!! NnnKahve ve Red Bull da yasak sanaaa!" diyorsa, söyle bilelim ona göre tavır alalım. Vah yavrum, yazık.
6- Yaşanan bu diyalogdan sonra programa kaldığı yerden devam eden Murat Bardakçı'nın görüntüsü ekrandayken, arkadan yine Pelin Batu'nun derin esneme seslerinin gelmesi. Birleri kahve getirsin şu kıza canım!!
Hepimiz Mastürbatör / Mastürbasöz'üz. Kendimizi tatmin ediyoruz. Sen de ediyorsundur umarım Pelin'cim. Zira o tarih programına çıkarak bizi tatmin ettiğin yok, bari kendini et de bir işe yarasın.
Pelin Batu'nun bu programdaki ilk vukuatı bu değil. Daha önce de sözde Ermeni Soykırımı üzerine tartışılırken "sözde" ibaresini bir kaç kez kullanmamış ve gerek misafir konuşmacıların gerekse Murat Bardakçı'nın tepkisine maruz kalmış. Bunu bilmiyordum, atlamışım maalesef, zira başlı başına bir yazı gerekiyor buna. Babası bu denli meşhur bir diplomat olan, son derece kültürlü, on parmağında on marifet ve entellektüel vasıfları memleketim ortalamasının fersah fersah üzerinde (!) birinin bu hassas konuda kendisini güvenli bölgede tutmasını sağlayacak tek bir sözcüğü kullanmayı unutması anlaşılır gelmiyor bana. Pelin Batu'nun neredeyse tüm demeçlerinde abuk sabuk bir kaç ibare bulmak mümkün ama bu hakikaten çok ağır olmuş. Dediğim gibi bu olaydan haberim yoktu, bu uyku videosu üzerine "programın ana sayfasına bir göz atayım da yanlış bir şey yazmayayım" diye bakınırken rastladım. Evet, "Tarihin Arka Odası" programının ana sayfasında Pelin Batu'nun Ermeni mevzusu üzerine ettiği gaflar, bu gaflara istinaden Murat Bardakçı ve diğer konukların tepkileri, hatta ve hatta seyircilerden gelen tepkiler yer alıyor. Buyrunuz, dilerseniz buradan ulaşabilirsiniz. Bu yazılar sanki programı hazırlayanlar tarafından değil bu programın ve yayımlandığı kanalın düşmanı olan bir başka medya kuruluşunca yazılmış gibi duruyor. Bir yapımcı, ya da bir kanal neden kendi programının sunucusuna dair böyle yazılar yayınlar?
Bu soruya cevap olmasından şüphelendiğim bir tezim var. Olayların arka planında başka bir numara döndüğünü düşünüyorum.O da şöyle:
Ben Pelin Batu'nun bu programdaki yerinin tamamen sebepsiz gaflar ve olaylar yaratmak olduğunu düşünüyorum. Cumartesi gecesi saat 23:00'te başlayan bir programda, onca tarihçi varken Pelin Batu gibi maksimum saçmalayıp, minimum katkı sağlayabilen birinin bulunmasının başka bir açıklaması olamaz bence. Belki baba kontenjanından diyeceğim ama hani o da bir yere kadar. Ben şahsen Pelin Batu'ya bu programda "sen çık otur orada, aslında her şeyden bihaber olan ama her konuda saçma da olsa söyleyecek lafı olan cadde kızını oyna" denildiğini düşünüyorum. Yani Pelin Batu'nun rol yaptığına, hatta çok çok iyi rol yaptığına -ne de olsa aynı zamanda sinemacı kızımız- inanmak istiyorum...
İstiyorum da bir türlü beceremiyorum . O yüzden efsanevi bir medya hareketi sınıfına sokuyoruz bu olayı di mi sevgili Blog? Evet, evet... Özlemişim seni kerata.