9 Şubat 2010 Salı

Recep İvedik'in Gişeleri

Öyle ya da böyle kabul etmemiz lazım... Recep İvedik Türkiye'de son yıllara damga vurmuş bir karakterdir. Şahsen Şahan Gökbakar'ın ilk zamanlar haftalık skeçler olarak karşımıza çıkardığı bu karakteri o dönemlerde severek izliyordum. Ancak uzun metrajlı sinema filmi haline geldikten sonra -evet, her iki filmi de izledim- ciddi bir antipati duymaya başladım. Hem Recep İvedik karakterine, hem de mütemadiyen gişe ve hasılattan bahseden Şahan Gökbakar'a...

Recep İvedik serisinin üçüncü filminin galası yapılmış. Şahan Gökbakar da -elbette sevgili basın mensuplarımızın yönlendirmeli soruları üzerine- ilk iki filmdeki rakamlara yakın , yine çok yüksek bir hasılat beklediğini belirtmiş, "inşallah" diyerek. Açıkçası ben de bu filmden yeni bir gişe rekoru bekliyorum. Bunlar neye göre, nasıl ölçülüyor bilmiyorum ama kesin rekor kıracak. Yahşi Batı'yı gişede geçecek. Sonra da "ben ülkenin en iyi komedyeniyim, falanca da kimmiş, benim filmin senin filmini döver" muhabbetleri başlayacak. Neyse...



Recep İvedik'in gişede herhangi bir filmi geride bırakması, o filmden daha iyi bir film olduğunu göstermez. Peki neyi gösterir? Mesela, toplumumuzun büyük bir bölümünün sofistike bir espri anlayaşından pek hoşlanmadığını,  bu yüzden de Recep İvedik gibi basit, kaba ve zaman zaman da itici durum acayiplikleriyle eğlendiğini gösterir mi? Evet. Bu bir kabahat mi? Kesinlikle hayır. Peki bu durum, Şahan Gökbakar'ın bir komedyen olarak yıllardır kendini zerre kadar geliştirmediğini ve Recep İvedik filmlerini tamamen maddi hedefler sebebiyle devam ettirdiğini gösterir mi? Evet, gösterir. Toplumun nispeten eğitim seviyesi biraz daha düşük kesimini -ki bu kesim daha büyük bir kitle anlamına geliyor- hedef alıyor Şahan Gökbakar ve bana kalırsa sanatsal anlamda değer içermeyen, bir öncekinin üzerine bir şey koyamayan, skeçlerin bir araya montajlanmasından ibaret filmler yaparak para kazanıyor. Buna yanlış diyebilir miyiz? Diyemeyiz elbette, kazansın, afiyetle yesin; hatta helal olsun, zeki adam.

Benim dert ettiğim nokta başka. Ben bu tip bir düşüncenin "küçük düşünce" sınıfına girdiğine inanıyorum. Şahan Gökbakar'ın büyük düşünen bir sanatçı olduğunu bize gösterecek herhangi bir aksiyonuna rastlamadım henüz. "Madem iki tane gişe rekortmeni film var ortada, buradan gelen kaç sıfırlı olduğunu bilemediğim bir meblağ var, o zaman artık bırakalım Recep İvedik karakterini bir kenara ve farklı bir yol çizelim" diyemiyor Şahan Gökbakar. Bu filmlerden edinilen geliri sinema adına daha verimli ve daha değerli işler yapmak için kullanacak cesareti gösteremiyor. Ben istiyorum ki Şahan Gökbakar madem bu kadar büyük bir komedyen, Türkiye'yi bir kenara bıraksın. Bizi yeterince güldürdü. Öyle ya, bunu gişi rekorlarıyla da kanıtladı işte. Farklı bir proje yapsa, sadece bizi değil tüm dünyayı güldürecek bir iş koysa ortaya fena mı olur? En azından bunu hedef edinmesi ve bu hedefini hissettirmesi, belli etmesi bile bir başlangıç olacaktır. Sanatçı olarak büyümesini sağlayacak şey -tabi eğer istiyorsa bunu- kendini geliştirmek, farklı projeler hazırlamak, Türkiye sınırlarının dışında düşünmektir. 3500 Tane Recep İvedik filmi çevirip hepsinde rekor kırmak bu yolda ilerletmez kimseyi.

Bütün bunlar diğer sanatçılar için de geçerli elbette. Cem Yılmaz için de geçerli bu söylediklerim. Ama açık konuşmak gerekirse Cem Yılmaz daha büyük hedeflerinin olduğunu yaptığı her yeni filmle bize hissettirebiliyor. Arif karakterinden AROG'ta yaşadığı düşüşle birlikte sıyrılması, oraya takılıp kalmaması çok önemliydi. Yahşi Batı'nın kostümleri, dekorları ve sinema filmi olarak değeri bugüne kadar yaptığı filmlerin içinde en iyisiydi. Hokkabaz'ın Balkan kokuları içeren senaryosu, müzikleri ve çekimleri ise Cem Yılmaz'ın -bence- Şahan Gökbakar gibi sadece komedyen değil, tam anlamıyla bir oyuncu olduğunu göstermişti. Her yaptığı işte kendisini biraz daha geliştirdi Cem Yılmaz ancak o da henüz sadece Türk insanına hitap eden esprilerden tam olarak kurtulabilmiş değil. Recep İvedik'le kıyasladığımızda çok daha uzak, ama filmi izleyen bir yabancıyı etkileyemeyecek kadar da yakın hala. Yine de ben Cem Yılmaz'ın doğru yolda olduğunu düşünüyorum. Biraz daha zaman verirsek çok büyük bir bomba patlatıp, bir "Hollywood" filmi bile yapabilir.



Umuyorum tıpkı Cem Yılmaz gibi çok zeki bir adam olan Şahan Gökbakar Recep İvedik 3'le de gişe rekoru kırar, iyice bir zengin olur, bir daha gişe rekoru kırmak gibi basit bir hedef gütmez, gütse de en azından bunu dile getirmez ve daha farklı, sinema değeri olan yapımlar peşinde koşar. "Komik adamlıktan" sanatçılığa, oyunculuğa geçiş yapar umarım tez zamanda. İşte ancak o zaman Recep İvedik unutulmaz bir karakter olur. "Büyük oyuncu Şahan Gökbakar'ın ilk karakteri Recep İvedik" olarak 50 sene sonra bile anılır. Kemal Sunal, Peter Sellers gibi...

4 yorum:

  1. Valla konunun g,d,şatından tam endişe etmiştim ki hocam'dan beklenen seri toparlama ince anlatımlarla yerini buldu...

    "Savunmayı iyi tutarak bu maçı almayı da bildik" diyor soldaki anketlere doğru yollanıyorum...

    YanıtlaSil
  2. Tam olarak nerede gerçekleşmiş "seri toparlama" onu da söyle.

    Ben bulamadım da :)

    YanıtlaSil
  3. Baktım, geçen yıl Recep İvedik II zamanlarındaki Gurbet yazısında şöyle bir şeyler karalamışım...

    "....Gecen hafta bir grup expat bankaci arkadas olarak toplasip Amsterdam Arena’daki sinemaya, Recep Ivedik 2’yi izlemeye gittik! Filmlerle ilgili uzun uzun yazarim bilirsiniz, yok ugrasamiycam o derece gereksizdi valla! Ayip olmasin, ugrasmis cekmis ne var iki kelam edelim desek…ozunde basarili, Bilkent Konservatuar mezunu, TV8’de program yaptigi zamanlar turlu cesitli tiplemeyle cidden komik olan bir adamdi Sahan Gokbakar. Neden tek uretimini bu igrenc ayinin balini yemek uzerinden yapiyor anlamiyorum! Filmin tum absurd komediler gibi, 3-5 komik sahnesi var tabii (babaannenin sandiginda gozumden yas geldi ne yalan soyliyim)..ama cok zorlama, cok Mr.Bean-Borat ittirmeli yerleri de mevcut. Gittik gorduk, eksik kalmadik iyi oldu…neyse..."

    Yani diyeceğim o ki sevgili Eddie, sonuna kadar yazdıklarına katılıyorum. Ayrıca çok da güzel bağlama döktürmüşsün Tubik Hanımın dediği gibi, pek beğendim.

    YanıtlaSil
  4. Mr.Bean benzeşmesini ben de yapacaktım. Sonra düşündüm; o biraz daha farklı bir kulvarda gibi geldi bir an için ve vazgeçtim. Tür olarak benzese de Mr.Bean'in bile sinema filmi anlamındaki kalitesi çok daha yüksek Recep İvedik serilerinden.

    Aslında Mr.Bean dediğin iyi oldu, güzel bir örnek zira konuya. Rowan Atkinson bu karakterle meşhur oldu yıllar önce. Ardından benzer 1-2 karakter daha oynadı (ajan majan). Fakat buna mukabil örneğin Love Actually denen o muhteşem filmde çok entersan ve gizemli bir rolü de oldu. "Şaklaban değilmiş meğer bu adam yahu" dedirtebildi yani. ;)

    Ne bağlamışım bee, helal olsun bana :))

    YanıtlaSil